Zarfın derinlemesinde armonika
Kabzası ahşap, pipo.
Ayrımlı müşterek koku vardı.
Atmışlar, mutlak yetmiş kokuyor
Benim,
Benim elma ağacım
Üzerinde kepekler, gözyaşları var
Sabahları güneş varmış
Mumlar değilmiş, belledim.
Akın akın insanlarda
Topraktan yaratıklar da vardı,
İntihar ağacına sığınanlar da.
Gözünde kalınca defter
Zarif yapraklı gönül kokulu mektup vardı,
Kendime.
Ben,
Toprağın papatyasıyım.
Deryaların masum balığıyım,
Ben ki yavru kapı tokmağıyım
Ansızın gelen,
Kendime yazıyor.
Kayıt Tarihi : 8.6.2020 16:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bavul sözcüğü kadar eski, bir o kadar'da değerli insanlar yer alıyor hayatımızda. Kendimiz, çocuklar, gençler, biz insanoğluna sesleniyorum, ne olacak ileride, belki bir orman kaybolacak veyahut beton örme binalar ile şekillenecek. Daha doğrusu insanları kendileri değil'de malları, kıymetli bavullarından çıkmaya yüzü olmayan eşyaları tanıtacak. Bir papatyanın, bir çiçeğin, evvelsi gün dikilmiş hormonsuz elma fidanına muhtaç kalacağız. Gözlerimizi kurallara dayalı yapılmış evler kararttı, size göre süslendirdi. Hafta sonları piknik yerlerine neden gideriz? -hava almak için, çıplak ayak ile çimene, toprağa basabilmek için. Düşünün, bizler doğaya, yeşile, kara bulutların altında büyüyen ağaçlara muhtacız.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!