Dedemin aksakalları hiç değişmemiş. Bunca zamandır ayrıyız ama o hasretimi bilmiş ki omzumu sıvazlamaya geldi. Annem seccadesinde uyuyor. Kim bilir belki onun da alnından öpüyordur dedem. Askerlik yaptığı Topkapı mekânımız ve köprü altında bisikletçiler. Sessizce izliyorum. Neyi seyrettiğimi bilmeden, onun güven veren tebessümü takılıyor göz bebeklerime. Dedem! Gözlerinde yine aynı kısık bakış. Buruşmuş simasına ay vurmuş. Parlıyor. Başımı eğmeye yüz tutmuşken bir ses yetişiyor. Annem uyanıyor, tustutulmuş. Okurken yazdıklarımı, uykulu gözleri doluyor. Sarı ve yeşil diyor bu ses. Sana ait olan gerçek bu. Bunca zaman beklediğim sesin sahibi ablam. Yar ardına çömelip ağlarken bu yankı kulaklarıma bağırmaya devam ediyor. Üç saniyelik bir rüya mı gerçek, gerçeği saklayan üç asırlık kainatî sırlar mı ipe dizilmeyi öngörüyor, bilmiyorum. Çocuklara bir sevinç arıyorum bu köprüde. Dedem uzakları izliyor. Sabahın ilk ezanı hakka çağırıyor. Avuçlarım içi yaş dolu. Hiç konuşmadan sadece gülümseyip omzumu sıvazlıyor tekrardan. Dedem kayboluyor. Anneme anlatıyorum. Benim dürüst kızım diyor. Başımı okşuyor. Gülümsüyor. Dedesinin torunu ne olacak!
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta