(Dedem Ömer Usta’nın Hatırasına)
“Deliorman...
Bir ağaç denizi.
İçine girmek cesaret ister; yol alabilmek için elinde bir baltayla kendine geçit açarsın.”
O kadar sık ve ulu ağaçlarla doludur ki,
insan baktığında başından şapkası düşecek gibi olur.
Her dalında bir sır, her kökünde bir hikâye gizlidir.
İşte o ormanın derinliklerinden yükselir Ömer Usta’nın sesi...
Dedemdi o.
Tütünün kokusunu, rüzgârın sesini bilen bir yel değirmencisiydi.
Bulgaristan’ın Akkadınlar – Kamerler köyünde yaşardı.
Yüreği, “Ak Topraklar” dediği Türkiye’ye sevdalıydı.
Hazırlığını yapmış, yola çıkmaya karar vermişti.
Fakat devletler arasındaki anlaşmazlıklar göç yolunu kapattı.
Her şeyini satmış, göçmen muamelesi görmeye başlamıştı bile.
Oysa o, doğduğu topraklarda bile misafir sayılıyordu artık...
Türkiye’ye gelmesine dört gün kala,
yorgun düşen yüreği dayanamadı.
Son nefesinde babama şu nasihati bıraktı:
“Sakın buralarda kalma oğlum... Türkiye’ye git.”
Tütün işletmeciliği yanında yel değirmenciliğiyle de uğraşır,
civar köylerde değirmen inşa ederdi.
Bu yüzden herkes ona “Ömer Ustalar” derdi.
Bugün hâlâ Bulgaristan’ın Akkadınlar – Kamerler Köyü’nde,
onun adını yaşatan bir yer vardır:
“Ömer Ustalar Mahallesi.”
Orada rüzgâr hâlâ eser,
değirmenlerin kanatları artık dönmese de,
bir ad hiç kaybolmaz:
Ömer Usta.
Not: Bu metin, şairin dedesi Ömer Usta’nın hatırasına yazılmıştır.
Balkan göçleri sırasında Türkiye’ye kavuşamadan vefat eden bir yüreğin, vatan sevgisini sonraki kuşaklara miras bırakışının hikâyesidir.
Kayıt Tarihi : 19.10.2025 20:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!