Cennet gençlerinin efendisi olan biricik ağabeyinin,
Başını kanlı mızrakların ucunda gördüğü sırada,
Zeyneb’in çektiği o dayanılmaz acıyı,
Alnından süzülen kan damlalarından başka,
Kim hakkıyla tasvir edebilmiştir şimdiye değin? !
Zeynep,Hüseyin’in kesik başını gördüğü zaman,
Takat getirip de alnını direğe vurmamış olsaydı,
Yaratılış âleminin, hüzünlerini ve acılarını,
Hakkıyla yorumlayabilecek birisi çıkar mıydı?
Kerbelâ’nın mazlum âlemdarı, yiğit sancaktarı,
Ebulfazl’ıl-Abbas’ın şehadeti karşısında,
Hüseyin’in dayanılmaz derdi gibi tıpkı..
Oklanan su tulumu karşısında,
Yüreğinin oklanır gibi olması..
Fazilet,mertlik ve vefâkârlık timsali Abbas..
Kerbelâ’da; gözleri önünde azizleri kanlar içinde,
Kızgın kumlara düşüşünü seyrederken,
Bir yandan da susuzluktan yanıp kavrulan,
Resulullah ailesinin masum yavrucaklarının,
Umutla beklediği kahraman kardeş,
Kahraman amca, kahraman baba,
Abbas’ın; kollarına inen kılıç darbelerini unutup,
Taşıdığı su tulumunun oklanmasına ağlaması..
Hasan’ın ciğerlerinin sinesinden parça parça,
Katre katre sökülüşüne şahit olup,
Tarifi imkânsız derdi bağrında tutabilmesi..
Babasının mazlumane şahadeti karşısında,
Seccad'ın duyduğu tarifi imkansız acı..
Ve art arda gelen dertler yığını..
Bir yara kapanmadan diğerinin açılması..
Bir kan gölü kurumadan,
Diğerinin dolmaya başlaması..
Kayıt Tarihi : 23.9.2012 01:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!