Ellerinde çiçekle dolaşan ya da iş yerlerine çiçek gelen kadınlar... Görenlerin gıpta ettiği... ‘Ah ne kadar şanslı’ dediği... Öyle bir romantik eşe ya da sevgiliye sahip olduğu için imrendiği... Onların yerinde olmak istediği...
Acaba işin gerçek yüzü gerçekten öyle mi? Eşlerine ya da sevgililerine çiçek alan, çiçek yollayan erkeklerin hepsi gerçekten romantik mi? Hepsi sadece sevgilerini dile getirmek için mi çiçeğe yöneliyorlar?
Bence öyle değil... Maalesef değil...
Ne zaman elinde bir buket çiçekle yoldan geçen birini görsem, ya da iş yerine çiçek gönderilen bir kadın görsem önce gözlerine bakarım... O çiçekten ona yansıyanları, o çiçeğin ona hissettirdiklerini ya da hatırlattıklarını görmeye çalışırım...Eğer gözlerinde neşeli, cıvıl cıvıl, coşkun bir ifade görürsem, evet derim, evet bunu yollayan eş ya da sevgili gerçekten seven ve sevdiğini göstermeye çalışan bir romantik...
Ancak... Eğer yüzlerine zoraki yapışmış bir gülüşün ardında gözlerinde hüzün varsa, dudaklarının kıvrımındaki gülücüğe tezat bir şekilde gözlerinde kara kara düşünme varsa, o zaman durur düşünürüm... Anlarım ki o çiçeğin geliş sebebi farklı... Anlarım ki o çiçeğin ardında kapatılmaya, gizlenmeye, affedilmeye çalışılan bir suç, bir hata vardır... Anlarım ki o çiçeği yollayanlar romantizmden uzak bir ormantizmin vicdan azabında, pişmanlığında, vebalindedir...
Belki bir saat öncesinin, belki bir gün bir gece öncenin günahlarını, yanlışlarını kapatmayı amaçlar ve umut edinir o çiçekleri yollayanlar... Kimbilir belki de dövdükleri kadınların vurulan yerlerinde gül açtırma isteğidir, yaraları gülle kapatarak affedilme umududur... Kimbilir belki de sövdükleri kadınların, ruhlarında açtıkları yaraları duygularını, sevgilerini, heyecanlarını, umutlarını kullanarak kapatma, bu yolla affedilme umududur...
Peki ya kadınlar? Peki ya sövülenler, dövülenler? Ve sonrasında çiçek alanlar? Gözlerindeki hüzünler ve kara kara düşüncelerle başbaşa kalırlar... Bedenlerinde ya da ruhlarında açılan yaraların acısı hala üzerlerindeyken affedip affetmeme kararsızlığının girdabında savrulurlar... Bu kararsızlık ve kendilerinin olmayan suçun utancıyla kimseyle paylaşamazlar çoğu zaman... Kimseye bu çiçek bu sebeple geldi diyemezler... Her ne kadar kocalarına, sevgililerine kırgın ve kızgın olsalar da affetme ihtimalini, barışma umudunu gözardı edemezler... Bu yüzden onları deşifre edemezler... Hüznü gözlerine hapsedip dudaklarına zoraki bir gülücük geçirirler çoğu zaman... Eşleri ya da sevgilileri için söylenen ‘Ne kadar romantik! Ne kadar şanslısın! ’ övgülerine acı acı gülümseyerek teşekkür ederler...
Ve affedip affetmeme kararsızlığında gelgitlerine devam ederler içten içe... Eşi ya da sevgilisi centilmen bir dayakçıdır, romantik bir ormantiktir, sevgi dolu bir hırpalayıcıdır... Acaba erkeğinin hangi özelliği ya da özellikleri ağır basacaktır o kadının ruhundaki ve duygu dünyasındaki dengelerde? Acaba erkeğinin hangi özellikleri daha ağır basmaktadır hayatta ve ilişkilerinde? Kadın bu terazinin neresinde yer almalıdır?
Kadın erkeğin sebep olduğu bu girdapta savrulurken, eğer sevgisi ağır basıyorsa, erkeği kendi içinde savunacak, ya da olumlu yanlardan bakılabilecek yönler bulmaya çalışır... Onu affedebilmek için, onunla barışabilmek için... ‘Bu ona iyi bir ders olmuştur, bir daha bu tarz bir hata yapmaz, hatta bu pişmanlıkla diğer irili ufaklı hatalarını da giderir belki’ düşüncesine ve umuduna tutunmaya çalışır... Tabi bu düşünce ve umutlar genellikle ilk dövme ve/veya sövmelerden sonra olur... Devamlı hale gelen bir dövme/ sövmeden sonra kadının düşünceleri ve umutları söner...
Dediğim gibi, ne zaman elinde çiçek olan bir kadın görsem, önce gözlerine bakarım... Gözlerindeki duygu ve düşüncelerde gezinmeye çalışırım... Onları hissedip sonradan teşhisi koyarım...O çiçek gerçekten romantizmin getirisi midir yoksa ormantizmin vurduğu yerden çıkan bir gül müdür diye...
Funda GülsevenKayıt Tarihi : 1.12.2007 10:12:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Günü birlik de olsa www.hurriyet.com.tr'nin anasayfasındaki yayımlanmış ilk yazım... Onpunto.com sitesinin hurriyet.com anasayfasında açmış olduğu köşenin ilk yazarı ben, ilk yazısı ise bu yazım olmuştur...
![Funda Gülseven](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/01/dayaktan-gul-cikar.jpg)
güzel bir nesirinizi, yazınızı okudum yüreğinize sağlık
hürriyetide anlıyorum sayfasına okuyunca
küfür ve kadına dayak kişinin güçsüzlüğünün ifadesidir .
kibar
TÜM YORUMLAR (3)