Sürgün bir rüzgarda kalmış gibi..
Öylece, limandan ayrılan bir gemi..
Sakince uçup giden martı misali..
Ellerimden kaydın, gittin sen...
Anakaradan uzak, terkedilmiş bir ada gibi..
Yine öyle günlerden biriydi işte.. Kara bulutlar, usul usul esen poyraz ve dans edermişçesine salınan çamlar...
Uzaktan görünüyordun işte sen, gelişini seyretmek, bir yıldızın gökyüzünden kayışını seyretmek misali...
Yaklaştıkça bana yüzündeki o kırgınlık..? Neden, niçin soruları arasında oturduğum bankta yerini çoktan almıştın bile..
Binbir yıkıntı ve enkaz altında kaldım.
Kalktım, anladım ki yeniden denemeli insan gerekirse yeniden yıkılmalı yeniden, yeniden ve yeniden..
Lakin kalkmalı ve kalkarken başkasının üstüne basmamalı ve hep kendin olmalı..
Yollar..
Upuzun yollar var aramızda..
Dağlar uçsuz bucaksız..
Hasret öylesine derin ki..
Çölde susuz kalmışçasına bitkin bu yürek..
Kapının yanındaki direğe yaslanır ve karşımda Kız Kulesi varmış gibi hisseder ve seni gördüğüm ilk anı aklıma getirmeye çalışırım her gün bıkmadan usanmadan.Belki birgün unutsam kökten kaybederim hayalini de.. Ama yoksun.. Elimde kalan ise senli, sensizlikler... Garip, hızlı ve tutarsızca geçen o umarsız yıllar.. Hala bir yanımda içimde hep sen var, masumca gülümseyen tıpkı o dershane kafesindeki gibi ama sen yoksun.. Elimde kalan ise senli sensizlikler.. Yanımda taşıdığım bir kaç umut, upuzun yollar ve suskunluklar..
Gelirsin hep aklıma bayramlarda..
Nerelerdesin özlettin, tütüyorsun burnumda..
Yeter gayrı dön gel, beklerim bıraktığın sonbaharda...
Sustun..Hiç konuşmadın...
Bembeyaz yüzün, kırmızı dudakların..
Öyle pervasızca baktın..
Yüzün yüzümdeydi işte..
Ama..Hiç konuşmadın...
Kalkıp gidişin..
Garip bir yalnızlık benim ki.. Haksızım say.
Yine, yeni, yeniden hep bambaşka sabahlar gibi benimki de öyle bir ruh hali. Sen umutlarına bak..
Ne kadar çaba göstersemde yer yok başka dünyalara..
Sonradan kar kalmıyor bana iyiliklerim sen ise hiç vazgeçme..
Yüreğimde koca koca taşlar kırmaya çalışsamda nafile.. Tavrım ise benden daha sarı güneşe..
Anladım ki yaşlanıyorum çocuk..
Herşeye alınıyor, küsüyor, darılıyorum..
Yüzümdeki çizgiler daha bir belirgin bu aralar..Gözyaşlarımın ağırlığıdan mıdır?
Altın sarılığı değişik bir mayhoşluğa erişti hayatım gibi saçlarım..
'' Anlamsız dalgalarla boğuşurken.. ''
Gözlerini ovuşturup ellerini cebine soktu ve rüzgara karşı yürümeye başladık.. Bir anda durdu; '' Neden hep bunlar bizim başımıza geliyor kardeşim..'' dedi..
Öylesine bi iç çekti ki nefesine umut katmayı çok isterdim, onun puslu yorgun ıssız gözlerine biraz ışığı katabilmeyi.. Yaşanmışlık çoktu işte ama sürekli bir dejavu hali vardı hep yerden yere vuruyordu hayat, tam toparlanırken bir daha bir daha ve bir daha..
Neden?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!