Hani var ya hiç uyuyamadığın anlar olur
Şimdi o haldeyim
Canın sıkılıyor neşen yok
Moralin bozuk her şeyden bıkmış
Ve hayatımda bir şeyin boş olduğunu
Fark ediyorsun...
Hani var ya bir ışık saçar kör dünyaya
Sen o ışıksın
Hanı bulutlu bir günde parlar güneş
Sen o güneşsin
İpsiz bucaksız denizde kaldığında bir sahil gözükür
Sen o sahilsin
Yıllarca
Hep Kurtarıcımı Aradım
Aynada
Şimdi
Babam Dikilmiş Karşıma
Gel yalnızlığımızı paylaşalım
Karanlık bölümü benim aydınlık senin
Gel aşkı paylaşalım
Dertler benim nazlar senin
Gel hayatı paylaşalım
Acılar benim sevinçler senin
Gülüşün soluyor
Usul usul hatıralarımda
Siliniyor, Kokların, tadın
Yavaş yavaş kayıp oluyor
Senden kalan her şey
Ve sen unutuluyorsun
Güz Yağmuru
Güz soğuğu kemikleri deşmeye başlamıştı bile, bulutlar sim siyah, rüzgârın sesi gök gürültüsünde kaybolmuştu.
Adam merdivenden indi, tavuklara yem verecekti.
Ayak sesine kız kümesten dışarıya fırladı, yüzü taş kesilmişti, soğuk bakışlarında korku, kin ve acı fışkırıyordu, yalvarış dolu elleri ile adamın ellerini sımsıkı tuttu:
—Baba artık Ahmet yok, benii içeri al!
Dilim bağlı,
gözüm dağlı
Boğazım düğümlü
yüreğim yaralı
Gurbet ellerindeyim
yağmur özlemine yanmış çöllerdeyim
Ben bir gonca idim sen bir güneş
Ben seninle açıldım
Ben bir ırmaktım,sen bir deniz
Ben seninle büyüdüm
Ben bir samandım,sen bir rüzgar
Ben seninle dolaştım
Nefreti seninle tanıdım
Başkası ile görüştüğünde
Ateşi seninle tattım
Sana dokunduğumda
Acıyı sende tattım
Yalan söylediğinde
Sabreden derviş muradına ermiş derler
Güneş bulutların altında kalmazmış derler
Bahar gelecek kuşlar ötecek derler
Gece sona erip güneş doğacakmış derler
Rayların sonunda bir şehir varmış derler
Karanlıklar bitip ışık yayılacakmış derler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!