Davullar niye bu kadar çılgınca ses çıkarıyor
keskin uçlu dal yapraklarının hışırtısını bastıran yüreğiyle
yuvasındaki demir madenlerini koruyan bir bekçinin
rüyalarını bozuyor
nedendir bilinmez bu azgın davetin neyi çağırdığını ötelerden
ellerindeki katreye aldanmak bu kadar mı canını yakar insanın
insanlar neden bu kadar acımasız
neden bu kadar zalim
neden bu kadar isyankâr
hangi yaşlı ninenin elini öpse torunlar
hâlâ bir şefkat tohumları saçılır kırk yıllık can suyuna
ince bacaklı karıncalar toprak üstünde
bazıları bedenine kul olmuş da
yer altında sayıyor tokmak seslerini
astelya bu sen misin gelen mum alevinde
neden habersiz
neden bu akşam
bak, karanlık yolunu kaybetti avuçlarımda
sen, buldun çizgilerimde uysal bir papatyayı
gözlerin de aramıyor sanki astelya
bu sen misin yoksa bana mı öyle geliyor
uyandırma ellerini, ince oyalarıyla kadifemsi yanaklarını
aslında bunu haykırmak istersin belki de
anlamlandıramadığın bir türkü çalıyor şimdi odanda
kaç kere geldim kapına
yoktun bilmiyorum neredesin
kaç mektup bıraktım kapına
hepsi de duruyor hâlâ
hiç açılmamış taptaze
elyazısıyla yazdığım adın hiç silinmemiş duvarda
çaren var mı söylemeye
kurumuş serapların ortadan ikiye çatlarcasına
nasıl da insanın içini kemirdiğini
duyuyor musun astelya
yine çılgınca çalınıyor davullar
belli ki sevenin çok astelya
ne dersin bu ses neye alamet
kıvılcımı tutuşturan bu ses de neyin nesi
annem derdi
"hayırlısı olsun"
ne diyeyim ben şimdi
en iyisi annemin sözüne kulak verip
derin iç çekerken mermer taşının başında
hayırlısı olsun, diyeyim
"hayırlısı olsun"
Kayıt Tarihi : 10.10.2025 08:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!