Bir hayalin arkasından, doludizgin koşuyorsun,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Fırtınalar arasında, çağlamışsın coşuyorsun,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Hani bilsem bu rüyanın sonu acı vermeyecek,
“Hadi” derim, “biraz gayret, çivi çiviyi sökecek.”
Lakin sonu görünüyor, bu yol hüsrana gidecek,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Gün gelecek; “kendim ettim kendim buldum” diyeceksin,
Son pişmanlık fayda etmez, dizlerini döveceksin,
Ellerini ovuşturup, “lanet olsun” diyeceksin,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Vakit varken kır zinciri, kurtar aklın esaretten.
Ne sefil ol ne divane, vazgeç deli cesaretten.
Yükseklerden uçma yeter, var mı ötesi nasipten,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Görmem sanma derinlerden, alev alev yandığını,
Sevdan ile avunurken, yarı yolda kaldığını.
Geç kalmadan anla artık, felek vermez aldığını,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Ömür hesap edilir mi gün, hafta, ay, sene ile,
Aşk ateşi söner ise, uzun yaşamak nafile.
Dut yemiş bülbüller bile, gül görünce gelir dile,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
SERHATİ der kem zamanda, yanlış yerde konakladın,
Etrafın ateş çemberi, zara düştün durakladın.
Zemheri mi vurdu sanki, neden böyle donakaldın,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Kayıt Tarihi : 15.7.2008 15:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Duygu dokulu felsefi şiiriniz etkileyici.
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
Fırtınalar arasında, çağlamışsın coşuyorsun,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
DOĞRUDUR ÜSTAT, ELBETTE DAVUL DENGİ DENGİNEDİR..KUTLARIM TAM PUANLA.
BU DENKLŞKLE İLGİLİ BİR ŞİİRİMİ EKLEMEDEN GEÇEMİYECEĞİM:
OLDU MU YANi?
Yazlıkta, yürüyüş yolumda
Bir taş ev vardı şirince.
Köşedeki levhada
“Sevda Sokağı” yazıyordu sadece,
Takılmıştım bu isme…
Arka bahçesinde yaşlı ceviz ağacı,
Davetkâr bir asma altı,
Denize bakan geniş balkonda
Rengârenk, çeşit çeşit rüzgâr çanları
Anlatırdı yılların sevda masallarını,
Ah, duvarların dili olsaydı…
Hanımeliler, yaseminler mis gibi kokar,
Sokağa taşardı akşamsefaları.
Bahçe masasında en güzel örtüler,
Üzerinde hep taze çiçekler vardı.
Gölgeye kurulmuş bir hamak
Yalnızlığına ağlardı.
Sahipleri orta yaşın epey üstünde,
Sakin ve mutluydu yaşamları görünürde.
Kadın çok hoş, zarif ve zevkli,
Yaşına göre de oldukça güzeldi.
Adamsa karizmatik, bir ihtiyar delikanlı,
Burnu biraz havalarda,
Alçak dağları sanki o yarattı…
Birkaç yıldır kadın yok görünürlerde,
Öldü mü, hasta mı, yoksa gitti mi ne?
“Bekarlık sultanlıktır” dedi galiba adam
Kuşlarıyla kaldı öylece.
Sandı yetebilir kendine,
Yaşayabilir kimsesiz ve sessizce…
Önce bir kümes yaptı bahçenin köşesine,
Birkaç tavuk aldı, attı içine, olmadı.
Sonra bir kedi aldı, olmadı.
Köpek aldı bir Labrador, o da olmadı
Balıkları ve kuşları zaten vardı.
Ne yaptıysa bir türlü avunamadı.
Gidip bir kız aldı geçenlerde;
Kızın sarı saçları ta belinde,
İşveler, cilveler tatlı dilinde.
Taşlar, simler, pırıltılar
Süper yüksek topuklu terliklerinde,
Leopar desenli, lameli mayokini ise ipte.
Sakız çiğniyor olur olmaz yerde,
Patlatıyor ikide birde…
Kız daha onsekizinde.
Ah be ihtiyar delikanlı,
Davul bile dengi dengine.
Yarım asırlık fark kapanır mı sence?
Kedi olmadı, köpek olmadı anladım da
Bu kız oldu mu yani?
Söylesene…
Temmuz 2008
Naime Özeren
Etrafın ateş çemberi, zara düştün durakladın.
Zemheri mi vurdu sanki, neden böyle donakaldın,
Bilmez misin deli gönül, davul dengi denginedir.
üstadım paylaşım için can-ı gönülden şükranlarımı sunarım
saygı ve muhabbetle tam puan
TÜM YORUMLAR (5)