istanbulla sıkı bir pazarlık yaşam konusu
sultanahmette ucuza kapattım güneşi
eminönünde tomurcuk hesabı sattım denize
gecesini donandım aksarayın
beyoğlunu çırılçıplak soydum sokak ortasında
bebek dersen deniz tezgahında çorap söküğü
bir gün herkesin ip atladığı bir sofrada
beklerken beklerken orucum bozuldu
tahrip gücü yüksek bir elma yedim
aman ne güzeldi tadı
azcık ben akıllıydım biraz meyve kırmızı
saçlarımı bi kuşlar yedi
alnım nasıl da pır pır
açığa çıkıyorum işte
beynimde o cazgır mırnav
muhasebe defterimi kurtarın yanıyor
hafif masalara oturup ağır hesaplar ödüyorum
güneş ölmeyecek değil mi anne
mor sakal birikmeyecek yüzümde
düşüme çivit mavisi ağıtlar konmasın diye
kırmızı balonlar astım kirpiklerime
(eylül '92)
nasıl olsun iyiyim işte
dörtte üçü yalanlarla çevrili bir hayatın sahil yabancısıyım
eli kalem tutan bir bağımlıyım, mürekkep yalamış gibi yutkunuyorum
nasıl olsun iyiyim işte
gün ışığının pası var biraz gözlerimde
ölü kedinin gözlerinde eriyor zaman
masa yüzeyinde kıpırtısız kısa anlar
mekanı boğan bir suçlulukla çoğalmakta duvarların ablukası
yani dilsiz kaldı tablolar erişemedi beyne
gizemler unutuldu eşyanın derininde
artık rıhtım akşamları yok
geceye tükettiğimiz
şarap şişeleri de boş
adımlarımızın yılgın voltasında
tekil yüzler de taşımıyoruz
mutluluk resimlerini yırtın
sona erdi haykırışın kuryeliği
asılı kaldı sesim karşı duvara
yüzümü tanıyacak tuzla buz aynalar
ve dört köşesi kör saatlerin
gözlerime kıskıvrak sadizmi
karanlık
ömrümün tedirgin kardeşi umut
esir zamanın kıymık kıymık acısını unut
biriktirdiğin öfke
kustuğun kin
sıkıştırıldığın tel örgüler
Seni seviyorum çünkü, bu siktiriboktan hayatın içinde kırmızı bir gül gibi güzelsin
Seni seviyorum çünkü, devlete sövüp sayarken, sen de kadehini kaldırıp bana eşlik ediyorsun
Seni seviyorum çünkü, bu ruhsuz ve cibilliyetsiz hayatın tabakhanesine bok yetiştirir gibi koştururken herkes, sen martılara simit atıyorsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!