DAVETSİZ MİSAFİRİMİZ..
Saygıdeğer gönül dostlarım ve kader arkadaşlarım.
Ben, binlerce meme kanseri hastalarından birinin eşiyim. Sevgili eşim Alime ile birlikte Isparta KANSEV derneğinin üyesiyim. Dernek üyelerinden ve eşimin kader arkadaşlarından şair ve yazar Sayın: Zeki bey’in “Hastalık serüveninizi anlatın, bir kitap yapalım” talebi üzerine eşimin sağ kolu (!) olarak ( sağ kolu derken ne demek istediğim ileride anlaşılacak ) eşimin de müsaadesi ile bu görevi ben üstlendim, kısaca bir şeyler yazıp sevgili Zeki beyin hazırladığı ( KANSEV KADER ARKADAŞLARIMIN HİKAYELERİ ) kitabına faydalı olmak ,okuyucularında ibret almalarını istedim.
Davetsiz misafirin gelişinden hiç memnun kalmadık.
Aralık 2014 de eşimin yaptırdığı rutin bir kontrolde ultrason doktorumuz bir bulgu üzerine bizi genel cerraha yönlendirdi. Gittiğimiz genel cerrahımız memede (4x7mm) bir parça olduğunu, biyopsi yapacağını söyledi, kabul ettik. Parça alınıp (!) tetkike gönderildi, tetkik sonrası genel cerrahımız parçanın temiz olduğunu ancak altı ayda bir kontrollerimizi yaptırmamızı önerdi. Eşim Alime altı ay sonra tekrar kontrole gittiğinde ultrason doktorumuz eski parçanın aynı yerde ve aynı büyüklükte durduğunu söyledi.
Hemen genel cerrahımızı dinlemeye gittik, daha önce kitleyi değil kitle dışında bir parçayı aldığını bizden gizleyerek “Yeniden oluşmuş” dedi ve tekrar parçayı almayı önerdi, “Düşünelim “ diye oradan çıkıp doktorumuza olan güvenimizi kaybetmiş ve moralimiz alt üst olmuş bir durumda hemen başka bir genel cerraha gittik, tetkikler sonucu parçanın önceden alınmadığını söyleyip kendisi almaya karar verdi. Bize de “ Altı ayda aynı yerde ve aynı büyüklükte duran kitlenin iyi huylu olacağını, şayet patoloji sonucunun kötü huylu gelmesi halinde hekim olarak tüm bildiklerini çöpe atacaklarını” söyleyerek bizi rahatlattı.
Maalesef bizim serüveni seven parçamızın sonucu pozitif geldi. Ve biz böylece uzun süre bizimle kalacak ve bizi uğraştıracak, DAVETSİZ MİSAFİRİMİZ ile tanışmış olduk. ( O gün şahsen ben genel cerrahımızın sonuç gelene kadar hayatı kendimize zehir etmememiz için “Sonuç kesin temiz gelir” dediğini sanıyordum.)
Sonucu gören cerrahımız bizi karşısına alıp bu davetsiz misafirin özelliklerini ve bundan nasıl kurtulacağımızı uzun uzun anlattı. Nasıl inatçı olduğunu, biz istemesek de uzun süre bizim ile kalacağını, çok yüzsüz, arsız, sevimsiz ve amacının bedenimizi zapt etmek olan bir misafir olduğunu, bizi göndereceği onkoloji ve radyoloğun da bu davetsiz misafir ile mücadeleyi anlatacaklarını söyledi. Nükleer tıp bölümünde yapılan tetkiklerde gördük ki, ilk cerrahımızın ihmali ve gerçeği bizden gizlemesi yüzünden bu davetsiz misafir vücudumuzda aradan geçen altı ayda bir evre daha ilerleyip koltuk altımıza da yerleşmiş.
Genel cerrahımız Alime’ye tekrar bir operasyon
kitlenin etrafını genişleterek temizledi, ayrıca ilk cerrahımızın armağanı olan sağ koltuk altındaki lenf bezlerini de aldı. Artık sevgili eşimin sağ kolu ömür boyu korumalı oldu. O günlerde Alime’yi merak edip devamlı arayan akrabalarımdan birisi ( maalesef o da bu davetsiz misafir yüzünden ablasını kaybetmişti ) “Bundan sonra senin sağ kolun amcam olacak yengeciğim” demişti. Ben de bu sağ kol olma görevini yapmaya seve seve gayret ettim ve ediyorum.
Cerrahi müdahaleden belli bir süre sonra SDÜ de onkoloji uzmanımızın yanına gidip görüştük. Bize bu sevimsiz misafire nasıl davranacağımızı, kendisinin de neler yapacağını anlattı. Alime’nin ve biz yakınlarının üzülmesi halinde misafirimizin mutlu olacağını, zamanla bütün bedeni gezip her tarafı işgal edeceğini ve asla bizi terk etmeyeceğini, ancak; biz neşeli olursak, “Seninle savaşacağız ve kazanacağız” dersek, kurtulacağımızı anlattı, aynı süreçte de onkoloji doktorumuzun bu sevimsiz misafire yemekler hazırlayacağını, önce 21 günde bir, sonraları 7 günde bir vereceğini, yemeklerin içine de onları yok edecek, kovacak ama ne yazık ki canımız Alime’mizi de çok güçsüz düşürecek zehirler koyacağını anlattı.
Onkoloji doktorumuzun yanından ayrılıp radyoloğa gittik, o da zamanı geldiğinde her gün düzenli olarak davetsiz misafirimize ışın verip onu kaçıracağını, başka yerlere atlamasına engel olacağını anlattı. Ve kısa bir süre sonra Alime’yi SDÜ Onkoloji servisinde yatırarak davetsiz misafirin ilk yemeğini hazırlayıp verdiler. Tüm kader arkadaşları bilir ki bu günden sonra hayat yeni bir şekil alır, yaşantınız değişir, huyunuz değişir, farklı biri olursunuz, mesela çok sevdiğiniz yemekleri görmek istemezsiniz, mutfak size işkence olur, saçınız, kaşınız, kirpikleriniz sizi terk eder, yeni bir psikolojiniz, yeni bir fizyoloji oluşmaya başlar. İnsanların arasına ağzınızda bir maske ile girmeye başlarsınız.
Etrafınızdaki insanların bakışları değişir, kimisi görmezden gelir, kimisi moral vermeye çalışır, kimileri de güya size üzüldüğünü anlatmak için, “ Vah vah, daha çok gençmişsin” diyerek kendisini rahatlatır.
Şunu çok rahat söyleyeyim ki; Bu süreci yaşamayan bilmez. Etrafınıza bir bakarsınız ki, dost sandıklarınız kaybolmuş, akrabalarınız yok olmuş, o zamanlarda hep yanınızda olacak birini istersiniz ve şükürler olsun ki genellikle böyle birisi çıkar ve işte o kişi bazen sağ kolunuz, bazen de sol kolunuz olur. Bende Alime’nin eşi olarak onun bu süreçte sağ kolu olmaya çalıştım.
Ben sevgili eşimden bu süreçte güçlü olmayı, pozitif düşünmeyi öğrendim. Canımız Alime’miz yalnız kendisine değil ailemize de mücadele etmeyi öğretti.
Gün oldu kanımız çok düştü ilaç alamadık, gün oldu devlet ilaç temin edemedi hastaneden geri döndük. Kısaca birkaç paragrafa sığdırdığımız ama
gerçekte her saniyesini dolu dolu yaşadığımız bu süreç tamı tamına 520 gün sürdü. Bu zaman içinde hiç kimsenin yaşamasını istemediğimiz zor günler yaşadık ancak aynı zaman da çok şanslıydık, Ultrason doktorumuz, Genel Cerrahımız ( ilki hariç ), Onkoloji doktorumuzun, Radyoloji doktorumuzun servislerdeki özel seçilmiş sekreterler, hemşireler hep yanımızda oldular, Alime’ye ve tüm kader arkadaşlarına kendi anneleri, babaları veya kardeşleri gibi davrandılar.
Böylece bu güzel insanların, tıbbın ve elbette ki Allah'ın yardımı ile, sevimsiz, inatçı, asalak, davetsiz misafirimizden çok şükür kurtulduk. Şimdi belirli aralıklarla kontrollere gidiyor, sonuçlar çıkana kadar korku ve merak içinde bekliyor, her şeyin yolunda olduğunu öğrenince de geçirdiğimiz zor günleri unutmaya çalışıyoruz. Geride bıraktığımız bu süreç bize çok güzel insanlar ile tanışmamızı sağladı. Tedavimiz boyunca ve halen kontrollerimizde hep yanımızda olan sağlık ekibimizi, Isparta ( KANSEV ) Kanser Hastaları Yardımlaşma Derneği derneği yönetimi ve üyeleri, sevgili kader arkadaşımız ve Başkanımız Cemaliye Bardakçı hanımefendiyi tanıma şansına sahip olduk. Bizimkine benzer Kanser hastalığı yaşayan Şair ve yazar Sayın: Zeki Çelik Beyi tanımış olduk. Başta biricik eşim Alime olmak üzere tüm kader arkadaşlarına bu yolda mücadele gücümüzü artırarak acil şifalar dilerken, kader arkadaşı olmayanlara da bu sevimsiz misafir ile ömür boyu tanış mamalarını umut ediyorum. Allah'a emanet olunuz, kalın sağlıcakla. ( Kasım 2018 ISPARTA ( Alime & Yücel AMİNCİ )
Editör : ZEKİ ÇELİK Zekice Kültür ve Sanat evi sahibi.
Kayıt Tarihi : 5.11.2018 16:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!