Süslü günlerin mahvettiği
O eski tuhaf aşk öykülerinin çimenlerine düşmüş
Hoş yarı doğruların şebnemiyle
Ve bal sözcüklerle ve çiçek öpüşlerle
Sana kur yapmak için eğilemem.
Uzaklardan duyulan çanlar misali titrek
Fısıltılar içinde tapınarak
Mırıltılı alacakaranlıkta
Ayaklarına da kapanamam.
Tüm bu şeyleri bilirdim vaktiyle
Ve yapardım
O şen gençliğimde de değil, üstelik geçen yıl.
Ve geçip gitti
Rüzgârın gölgesi misali.
Hayır, sana böyle kur yapamam;
Fakat bütün hakikatin merkezine
Yukarılara doğru süpürüldüğümden
Beraberimde götürmek zorundayım seni
Şu kuşatan muazzam ateşe esrime içinde,
”Peşimden gel! Peşimden gel! ”
Diye çağırarak ateşin ortasından her daim,
Ve kavuşmamızın haşmetinde
Yeniden doğacaktır kudret.
Ve birlikteyken bu kudretin merkezinde
Birbirimize dayanarak
Seslenmek zorundayız sonsuzca:
”Gelirim, biraz daha öteye git sen”.
Ve yeniden, ”Peşimden gel”,
Çünkü oyalanmamalıyız.
Ezra Pound (1885-1972, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 7.10.2010 13:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
The Summons by Ezra Pound I can not bow to woo thee With honey words and flower kisses And the dew of sweet half-truths Fallen on the grass of old quaint love-tales Of broidered days foredone. Nor in the murmurous twilight May I sit below thee, Worshiping in whispers Tremulous as far-heard bells. All these things have I known once And passed In that gay youth I had but yester-year. And that is gone As the shadow of wind. Nay, I can not woo thee thus; But as I am ever swept upward To the centre of all truth So must I bear thee with me Rapt into this great involving flame, Calling ever from the midst thereof, 'Follow! Follow! ' And in the glory of our meeting Shall the power be reborn. And together in the midst of this power Must we, each outstriving each, Cry eternally: 'I come, go thou yet further.' And again, 'Follow,' For we may not tarry.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!