Davet Şiiri - Sebahattin Kömürlü

Adam diyor ki “bana verilen talimatları yerine getirdim.” bunu diyen adam bir bakan bu bakan nereye bakıyor.
bu devlet bir hukuk devleti mi?
yoksa devlet diye bir şey yok mu? bakan olan bakan kendi bakanlığının kanunlar çerçevesi içinde hareket etmesi gereğini yerine getirerek bakanlık edeceğini bilmiyor mu?
bu durum şunu da açıklıyor ülkede kanun falan yok ve de başbakanın her dediği kanun yerine geçiyor veya yetmiyorsa kanunlaştırılıyor.
hal böyle olunca adam bakan oluyor ve diyor ki “ben istifa ediyorsam başbakanda istifa etmeli.”
bu çok ilginç bir durum. burada bakanın veya başbakanın istifası önemli mi? kanımca bakanın ve başbakanın istifalarının hiç bir önemi yoktur.
başbakan istifa etse ne olacak?
bakan istifa ederken bir ikrarda bulunuyor, adam diyor ki, ben suçlu isem beni suça teşvik eden başbakan var.
demek ki bu ikili veya ikili ilişkilerde suç var.
suç cezasız kaldıktan sonra bakanlar başbakanlar istifa etse ne yazar. hükümetler mevcut anayasal düzen üzre hükmedeceklerinin bilincinde değiller mi? (geçmişten örnek verirsek, güya yargılanan mesut yılmazları hatırlamamız gerekir)
bu an itibariyle eğer yargıtay cumhuriyet başsavcısı bu açıklamaları baz alarak ilgililer hakkında gerekli işlemleri yapmazsa (ki bu çok geç kalınmış bir eylemdir.) yargıtay cumhuriyet başsavcılığı da kendi kendini ilga etmiş olacaktır.
eğer cumhuriyet başsavcısı bu görevden kaçınır ise Türkiye Cumhuriyetinin devlet olabilirliği uluslararası arenada hukuk devleti değil, bir başka tanıma giren bir topluluk olarak anılacaktır.
ülkede yurttaşların vergilerinden maaş ve iaşe alan savcılar, savcılıklar acilen cumhuriyet titrinin hakkını vermek ve cumhuriyeti koruyup kollamakla görevli olduklarını hatırlayıp, bunun gereği ne ise mevcut kanunlar çerçevesinde (hukuka, vaaz edilen kanunlar hariç) gereğini yerine getirmek zorundadırlar.