HER İNSAN KENDİNE MAHSUZ HİKÂYESİ
YAŞANMIŞLIKLARI İLE BİRER ROMANDIR.
SIKICI GELİR BAŞKASININ HAYAT HİKÂYESİNİ OKUMAK,
BİRDE YAZARI KENDİNİ ÖNE ALMAK BEĞENİLMEK ÇABASI VARSA HİKÂYEDE GERÇEKLİKTEN UZAKLAŞIP BENCİLLİK KOKABİLİR ANLATIMLARINDA.
BİZİMKİSİ ACEMİCE YAZILMIŞ VELÂKİN RABBİMİZİN BİZE BAHŞETTİĞİ VE GÖSTERDİĞİ BİZE GÖRE MUCİZEVÎ YAŞADIKLARIMIZI BİZDEN SONRAKİ NESİLE BELKİ BİR TARİHİ VESİKA BELKİ İBRET OLABİLİR ANLAYIŞI İLE KALEME ALMAK VE AKTARMAK İSTEDİK. SURÇİ LİSAN ETDİYSEK AFFOLA,
AYRICA RÜYA GÖRENE AMELDİR, VELÂKİN İÇİNDEKİ SIRLAR VATAN MİLLET MESELESİ İSE BUNU ANLATMAK HEM BOYNUMUZUN BORCU HEMDE RABBİMİZİN BİZE SUNDUĞU İKRAMIN PAYLAŞILMASININ KENDİ AÇIMIZDAN ZARRURİYET OLDUĞUNU VE BUNDAN KENDİMİZİ SORUMLU HİSSETDİĞİMİZ İÇİNDİR.
ASIL OLAN İNSANIN KENDİ DURUŞU YAŞAYIŞI VE SONUCUNDA YAPTIKLARININ HESABINI RABBİNE VERMESİDİR, HİKÂYEDE KONU OLAN SİYASİ KİŞİLİK BİZİM İÇİN SADECE BİR SİMGEDİR. KİŞİLER GELİRLER GEÇERLER HER KEZ HATA YAPABİLİR. KİMSE DEĞİŞMEZ BULUNMAZ HİNT KUMAŞI DEĞİLDİR. YİNE ASIL OLAN DAVADIR, KONULARI KENDİ ZAMANINA GÖRE DEĞERLENDİRMEK EN DOĞRU SONUCU GETİRECEKTİR. AYRICA KİMSE BU YAZILANLARA İNANMAK ZORUNDADA DEĞİLDİR. ZATEN BİZİMDE ÖYLE BİR ÇABAMIZ OLAMAZ.
1990’Yıllar:
Fatih halıcılar caddesinde Seha giyim adında bir erkek giyim mağazası işletiyorum, O zamanlar gençlik yıllarımdı, ticarete erken yaş da atılmış, kendi halinde bir insandım işte Allahın dinini anlamaya idrak etmeye ve yaşamaya gayret ediyordum. Pazar sabahları Fatih Çarşamba İsmail ağa camiinde verilen sohbetlere birçok kere gitmiştim, işin ilginci çok kalabalık olduğundan hep arkalarda kalıyordum ve hoparlör biat olduğu içinmiş kullanmadıklarından dolayı bende sohbeti duyamadığımdan kendi adıma güzelce bir uyku alıyordum, Latife bir yana gerçekten bana Rabbimi tanımaya anlamaya ve yaşamaya çok katkıları olmuştur. İçlerinde çok samimi olan ihlâsça dinini yaşamaya gayret eden bir Cemaat olduğunu müşahede etmiştim, Adeta zamanda yolculuk yaparak Resülüllah Sav ) gibi oluruz yaşarız diye haykırmak isteyen bir topluluk. Garip olan şey ise eleştiriye asla açık değildiler, Belki de kırmızıçizgilerini çektiklerinden dolayı Seyyid kutup gibi, Bugün ise ‘Kuran Müslümanlığı’ akımlar gibi tarikatları hurafeleri eleştirdiği için bu gibi akımlara oldukça çok sertler. Kendilerine kendi bakış açılarından hak veriyorum. Ancak yemeğe atılan zehir misali yendiğinde kişiyi felakete götüreceği muhakkaktır, Neden önceki nesillerin eserlerindeki hezeyanlarını Kur-an ile çelişen anlayışları kayıtsız şartsız kabul ettiklerini anlam veremiyordum. Öyle bir çizgi ki sanki Mümin ile müşriklik arasında kalınmış ve Tevhid’den bu kadar kolayca ödün veriliyor tam bir paradoks yaşanıyor,
15 Temmuz gecesinde Bu kardeşlerimin fedakârlıklarını canlı gözler ile gördüm, Başkanın çağrısından evvel dahi Sokaklara caddelere meydanlara kefensiz çıktıklarına Şahit oldum, Vatan caddesinde bulunan İstanbul Emniyet önünde adeta ya ölürüz şehit oluruz ya da zafer bizimdir anlayışındaydılar, Öyle bir şey görmüştüm ki asla unutmam Yavuz sultan selim caddesinden Emniyete kadar inen caddeye Vatan caddesinden baktığımda onbinlerce Mucahidelerimizi siyah bir bulut gibi caddeyi tam başından sonuna değin kapladıklarını, Ancak yıldızların parlaması gibi de kıyama geçtiklerini görmüştüm, Bu bacılarımızın bu kıyamı evlatlarını da yanlarına alarak ölüme meydan okumaydı. O gece Vatan caddesindeki Emniyeti ele geçirmeye doğru ilerleyen Tanklara onların da içinde olduğu kardeşlerim Tankları durdurmuş ilerlemelerini de engellemişlerdi, İçlerindeki hainlerin de ele geçirilmeleri sağlamışlardı, O arada Vatan caddesinde eski lunaparkın olduğu şu an otopark olduğu yere bu Milletin Askeri helikopteri ile inmeye çalışan ve Emniyeti ele geçirmeye gelen bu hainlere karşı halk adeta bedenlerini siper ederek otoparkı kaplamış aşağıdan ellerine ne geçerse atıyordu, inmelerine de müsaade etmiyordu, Kahraman Emniyet güçleri’de müdahalede buluyor inemeyeceklerini anlayan bu hainler ile çatışma yaşanıyordu, Maalesef helikopterden açılan ateş sonucu bir Şehidimiz 3 yaralımız olmuştu, Ancak helikopter ve içindeki asker kılıklı hainler püskürtülmüştü. Şehitlerimizin Şahadetlerini, Kahraman polislerimizi de hainlere karşı ölümüne Mücadelelerini kutlarım,
Tekrar 90yıllara dönelim,
İskender paşa camii ise iş yerime çok yakındı orada, çok değerli insanlar tanıdım ev sohbetlerine de birkaç kez katılma fırsatım olmuştu, Pazar günleri de öğle ikindi arası sohbetlerini hiç kaçırmıyordum, bilenler bilir bir hoca efendi vaaz ediyordu, Bir gün tuhaf bir şey olmuştu, Bir Pazar günü idi sanırım camiye doğru giderken arkadaşım Mesut yanımdan ayrıldı sağa bakıyorum yok sola bakıyorum yok, hızlı adımlarla İskenderpaşa camiinin ön kapısının merdivenlerine geldim acaba camiye abdest almaya mı gitti diyerek kafamı bir uzatayım dedim o anda hoca efendi beyaz cübbesi ile şadırvanın önünde dikilmiş ve bana doğru bakıyor! Basamaklarda sadece bir ben varım, şadırvanın önünde ise sadece bir o var, ‘Göz ‘Göze’ gelmiştik. Zaman kavramını yitirmişti akmıyordu, Boyutlar arası Seyahat demiyiz yoksa başka bir Âlem demiyiz anlayamadım, ,Kulaklarım çınlıyor beynimin için de kaynamalar başlamıştı, Kalbim hızlıca çarpıyordu ve yerinden çıkacaktı sanki anlamda anlamını kaybetmişti, İşte öylesine bir ‘Anki saatlerdeki’ ki tik tak’ların yerine kalbimdeki atışlar ile yer değiştirmişi. Öyle bir manzara ki Ay’ tutulması gibi tutulmuş gibi duruyor ve bedeni hareket etmiyordu, Elleri aşağıda bölükteki askerlerin komutanlarından emir beklercesine de dikilmiş bir halde bana doğru bakıyordu, silkindim ve kendine gel hamidim dedim kendi kendime, ona gösterilen ve gördüğü ne ise bu ben değilim, En doğrusunu Rabbim bilir de, amma velâkin bu an hatırlanacak hatırlatılacak hem ona hem bana, Belki de o anı buraya yazmam gerekecekti, O‘Anı’ o zaman bize yaşatan sebep neydi bilmiyorum ama Bildiğim Tek bir şey var oda Gaybı bilen de odur bize o anı yaşatanda odur.
O günkü hislerim bana sanki şunu haykırıyordu ve bu beyitleri de yazdırıyordu.
Mümini cübbe altında arama,
Her beyaz giyeni öyle sanma,
Sana doğru okçular oklarını gererse,
Korkma Âlemlerin Sahibine sığın,
Bir sis ve duman kaplar her yeri,
Gözler yanıltılır bulamaz hedefini,
Uzak dur ALLAH ile aldatıcılardan,
Senin gördüğün Âlim’de olur zalim’de olur,
Sözleri güzellikler dolu, Ağlaması nehirler dolu,
Sen nereden bilirsin, Allah dostu zannedersin,
Hizmet hareketi denilen kişiler ile tanışmam yine benim esnaflığım sayesinde olmuştur, Ancak ondan evvel Nurculuk nedir diye bir araştırma yapmıştım Kitaplarını yoklama
Fırsat edinmiştim az da olsa bir kanaatim vardı onlar hakkında, Çarşamba draman’da bir sohbet evimiz vardı, Kendimizce orada toplanıyor nasıl daha iyi bir İslami hayatı kendimize inşa ederiz onun çabasına düşmüş idik, içimizde her türlü anlayıştan kardeşlerimiz vardı. Tarikatlara karşı olan, seyyid kutup, mevdudi gibi etkileşim halinde olan, İran devrimini savunan garip bir topluluğuz işte, işin ilginci bu kardeşlerimiz rahmetli Metin Balkanlı oğlu hocamızın bize özel verdiği sohbetlerine katılım yapmaları idi,
Bir gün dediler ki hizmetten birileri gelecek bizimle istişare yapacak, Beni de çağırdılar ve sohbet evinde toplandık, Misafirliğimize gelen orta yaşlarda oldukça giyimi şık akıcı ve naif konuşan biri belli ki eğitimli yetişmiş yetiştirilmiş, Neyse başladı anlatmaya bizler de sözünü kesmeden dinledik, Konuşmanın özeti hizmet hareketine bizlerinde onlara katılmamız teklifini iletmişti, öğrencilere çok iyi eğitim sağladıklarını maddi ve manevi desteğe ihtiyaçları olduklarından da bahsetmişti, Bizde nazikçe durumumuzdan bahsederek kendi halinde bir topluluk olduğumuzu pazarcılık yapan işçilik ile uğraş veren asgari ücretle çalışan ve maddi anlamda çok iyi olmadığımızı söyledik. Sonra teşekkür edip ayrıldık. Sanırım bizden maddi anlamda bir şey alamayacaklarını anladılar, ilk kez onlardan birisini böylece tanımıştım. Hedefleri güzeldi ama Niyetleri evlatlarımıza güzel ahlak vermek onları eğitmek değilmiş, kendi kötü amelleri için evlatlarımızı yetiştirmekmiş, Kendi Vatanına hain etmek imiş.
Neyse esnaflığım sayesinde çevrem genişliyordu, Butiğime hizmet hareketindeki hocalar talebeler geliyor onlara bir şeyler satıyorum geçimimize bakıyordum. Onlarla sohbet ediyor tanımaya ve anlamaya da çalışıyordum, Beni birkaç kez esnaf evlerine sohbete davet ettiler gittim ama rahat duramadım bir genç kitaptan bir şeyler okuyor ama kelimeler eski Türkçe bende dalıyorum sohbete bozuyorum intizamlarını sohbet bitiyor hizmet hareketini anlatıyorlar fetönün kasetini izletip İslami tebliğ ettiklerini sanıyorlar,,Bu arada bir daha beni evlere davet etmediler sohbetlerindeki garip anlatımlara itiraz ve düzeldiğim için benden rahatsız oldukları için olsa gerek, ,
Bir gün Fatih de bulunan bir dershaneye davet edildim yemekhanesinde yemekler yenildi en üst kata çıkıldı, Mütedeyyin Fatih esnafını ikna ederek davet etmişler, Sanırım 450 500 e yakın kişi solonda vardı, Necdet hoca diye biri galiba konuşmacı yanlış da hatırlıyor olabilirim zaman gazetesinde yazarlıkta yapıyordu o vakitler, Başladı anlatmaya duygusal bir konuşma hareketinin örgencilere sağladığı imkanlar falan filan nereden geldik neredeyiz vs Ağlamalar gözyaşları sonra açık artırım ile burs alınması esnaflardan toplanan paralar vaatler, sağıma bakıyorum adam hıçkırıklar içinde soluma bakıyorum adam hayata geldiğine bin pişman yüzler kıpkırmızı yerlerde sular seller, Nedense Pek etkilemiyor bu sahneler beni ülen diyorum kendime sende amma vicdansızmışsın, Amma velakin bir şeyler var da anlam veremediğim bilemedim, Beklide çok cemaat gezdim okuduğum kitapların veya Meallerin etkisindeyim ama bilemiyorum işte,ben burs falan vermedim tabi ki kendimi ikna edemedim ki,Şimdi anladım ki Allah ile nasıl aldatılır ,Din nasıl kullanılır,Vicdanlara nasıl hançer sokularak oluk oluk kan akıtılır.
Kendi mağazamda alışverişe gelen bir üniversite bir hocasıyla sohbetimde bana Afrika da görev yaptığını Allah rızası için fedakârlık yaptığını burada yapsa imkânlarının daha iyi olacağını söylemişti, Bende vay be dedim hizmete bak hayran olmuştum hocadaki niyetine ameline dava şuuruna kendimden utanmıştım, Kim bilir o gün beni anlattıkları ile utandıran o hoca şimdilerde kendisi olanlardan utanıyor mudur acaba?
Yine başka bir gün butiğime bir genç geldi adı kemal gülenmiş onu güzelce ağırladım şık kıyafetler ile giydirdik, Sonraları dostluk ilerledi, vatan caddesinde bir öğrenci yurdunda Müdürlük yapıyordu, çok efendiydi örnek timsali davranış ve konuşma tarzı vardı, etkilenmiştim Dedim yahu ülkemin gençleri böyle olsa hayâsızlık kalmaz Allahsızlık kalmaz, çarpma çırpma olmaz dinini diyanetini bilen ahlaklı bir nesil yetişir,
Onları tanıyanlar bilirler bu söylediklerimin ne anlama geldiğini o yüzden sadece mütedeyyin aileler değildi onlara evlatlarını gönderenler. Meğersen kemal gülen hocanın yeğeniymiş sonradan öğrendim gizliyormuş kendini adamalardaki hale bak hele kendilerini kendilerinden gizlemiş hergeleler. Neyse öyle böyle geçiyor hayat bizim sohbet evi bir sebeple de dağıldı, kendimi bir boşlukta buldum, Öyle ya bir şeyler yapmalıydım bu dünyada ekip sonra biçmeliydim, çok okumalı çok ibadet etmeliydim, yani mecbur hissedersiniz ya kendinizi bizimkisi de o hal işte. Neyse
Kemal adında peynir toptancılığı yapan bir müşterim ile dostluk ilerledi Refah partisinde bölge başkanıymış beni de davet etti ve sonunda ikna da etti, kendimi bir anda siyasetin içinde buluverdim, niyetim bu yolla amel etmek faydalı olmak baktım ehveni şer misali benimde tuzum olur faydam olur bu millete ümmete dedim, Mahalle başkanı oldum bölgemizde partimize bölge lokali arıyoruz iskenderpaşa halk pazarı olduğu yerde bir dükkân buldum. Dükkan sahibi sağ olsun oda bize sempati duyan bir kişi çıktı ve indirimde yaparak kiralamayı kabul etti, Bölge Başkanına söyledim hemen neyse tuttuk orayı, Cemal abımız yönetimde görevli yaşı 55 ila 60 civarında Msp döneminden eskilerden davaya gönül vermiş bir muvahhit dedi ki arkadaşlar burayı tuttuk amma velâkin yarın biz iktidar oluruz da partimiz kapatırlarsa buranın kirasını kendi aramızda ödememiz lazım ahitleşelim ve söz verelim dedi.
’’içimden bu bunak neler söylüyor böyle en son seçimde yüzde yedi almış bir hareket bu ne inanç bu ne anlayış veya saçmalayış! İktidar olmak mı? Sonra darbe ve partinin kapatılmasımı ‘’? Meğer parti kapatılınca parti lokalleri de iki sene mühürleniyormuş kapalı kalıyormuş o yüzden bizim basiretli ve ferasetli Cemal abimizin bu dedikleri aynen de yaşandı. Ve parti kapatılınca da lokalde kapatıldı,
Tamam dedik ve sözleştik, lokal açıldıktan 3 ay sonra dediler ki İl Başkanımız ziyaretimize gelecek, o zamanlar İstanbul il başkanı olan şimdilerde Dünya liderimiz lokalimize geldi şeref de verdi. Lokalde 300 yakın davetli partili partisiz misafir onu dinliyordu, Konuşmasına bende kulak verdim ve dinlemeye başladım, konuştukça ve dinledikçe bir gariplik olduğunu ve kendisinde bir farkındalık olduğunun hissine kapıldım. O zamanın diğer tüm liderlerini dinlemiştim, Ama bu hitap çok farklıydı ama neydi bu, dedim ki kendime diğerlerinin hitabı ile kıyaslasam kıyasa yazık ederim,Allah Allah SübhaAllah diyorum ama kelimeler ile kendime ifade edemiyorum,,yoksa yoksa diyorum da onun bilmecesini çözemiyorum,tamam tamam dedim kendime Bu adam bu partiye zaten fazla Ülkeye bile fazla gelir birde fırsat bulursa veya verilirse bambaşka başkalaşım yaşanır o her neyse. Sadece de hitabı da değildi beni duygu girdabına döndüren, konuşmanın içerikleri ve detaylarıydı, Buğun daha da iyi anlıyorum o gün bugüne gebemiymiş,
Kutluca bir doğum sancıları yaşanıyormuş, o günlerde atılan bu tohumlarmış.
Konuşmanın sonuna doğru emekli bir imam sözünü kesti başkanın itiraz etti söylediklerine karşılıklı bir atışma oldu, ortalık buzdolabı dersin ki kışlık sinema neyse imam kızdı fırladı yerinden çıktı gitti, ,
konuşma bitti, misafirler dağıldı, Başkan ve bizim Erkan bir masada sohbete daldılar, ben ise onlara çay ocağında demlisinden ve de keyiflisinde çay demlemişim zevkle dolduruyorum bardaklara seslendim benim canciğer kardeşim Mesuda hele bir gel dedim sana söyleyeceklerim var, bak dedim bu söylediklerimi unutma ileride ama belki az belki çok ilerisinde benim sadece öngörüm işte olur mu olmaz mı bilemem de hatırlatacağım sana Bu Adam var ya bu partiye değil’ bu Ülkeye bile fazla göreceksin bak neler olacak neler’.Gariptir yıllar sonra hatırlattım dostuma ama hatırlamadı ama ne önemi var ki olanlar yaşananlar kayıtlı hem de silinmez yok edilemez şekilde muhafazalı ya,, mazide kalsa bile yazıldı çizildi bir kenara,Benim ona olan muhabbetim burada başladı işte ,Kalpleri ısındıran birleştiren seviştiren MEVLA olursa Dav ası’da hülyası da seyran olur, bizimkisi de öylesine şiirsel bir mana işte,
Hızlıca ilerlemek gerek yoksa bu öykü on sayfaya sığmayacak,’ey okuyan kişi uyuma asıl sırlar ve öykü daha başlamadı bile bilesin bundan sonra ne afetler ne depremler ne rahmetler var sıra sıra ama anlatması ve anlaması ayrıca bir çile yumağı.
İstanbul il Başkanımız oldu ya Büyükşehir Belediye Başkanımız, Nedense ben hiç şaşırmadım ya, Hizmet gayret bereket nasip derken, önüne çıkardılar engel, mahpushane oldu ona işkence kamçısı, intikam yemini mi etlin ‘’be mübarek nasıl bir kamçı yedin de, ne hallere girdin böyle’’Neyse düzene aykırı eylemleri nedeni ile Refah partisi de kapatıldı, aslında bir Milletin önüne çitler gerilmişti ya, Neyse ve Fazilet partisi kuruldu, bur ada’da mahalle başkanlığına devam tabi ki bölgede en fazla üye yapana ödül vaat edilmiş idi,
Gözümü diktim ödüle ama kendi başıma yapamam nafile, birkaç genç biraz hak ediş ve saldım bunları mahallemdeki evlere, bu arada mahallem kozmopolitlik burada çıkan sandık sonucu Ülkemin aynası ve yakını, onun için önemi benim için büyük, üye formunun yanında birde küçük bir anket yapalım dedik kendimizce Sorun dedim üye olan olmayan herkese,
Reis Genel başkan olursa kimler partisine oy verirler, altmış günde anketi tamamladık mahallede girilmedik ev bırakmadık, biraz tuzlu oldu ya ödülle belki yarasını dindiririz dedik, yedi yüz küsur üye yaptık çok şükür ödülü de kaptık İlçe Başkanı Saltıbaş Başkandan birazda kıyağına oldu ya, Anketi merak ettiniz değil mi !
Mahallenin yüzde otuzu bundan daha iyi lider mi olacak.İstanbul’a yaptıkları ortada ülkede buhranda ve krizde diyen bir kitle Genel başkan olsun veya parti kursun yüzde otuzu destekleriz de Başbakan da seçeriz diyen anket sonucu verileri, beklediğim sonucun bile üstündeydi,birde korkup çekinip söylemeyenler vardır diye de düşünüyordum yani sonuca göre tek başına bir iktidar yolu gözüküyordu.
Fazilet, Parti içi muhalefet Genel başkan seçiminde ilk kez iki aday, biri Kutan diğeri Başkan destekli Gül, Bayrağı çeken Kutan oldu Gül ise kazanamadı ama umut oldu ve Fazilet partisini de kapattılar malum bilenen olaylar, Saadet kuruldu ayrılıkçılar çağrıldı Merhum ERBAKAN’IN kardeşinin evine toplanıldı, Başkan kutan olacak onun etrafında hareket edilecek, Ayrılmayın dendi ne vazife verirsek kabul edeceksiniz diye de emir de edildi, ,Bu önerileri veya dayatmaları Başkan ve etrafındakiler tarafından kabul görmedi de AK parti kuruldu, Dedim kendime ne yapacağım şimdi ben nerede olmalıyım bir keder düşünce çıkamadım içinden ve Rabbime iltica ettim sessizce ruhumdaki büyük bir işkencenin cevabını bulmalıyım dedim kendim e,
,’’’Ve bir Gece bir Rüya iki ordu karşı karşıya aynı Yeşil Sancak üstünde ise Kelime-i Tevhit yazılı yani aynı Kaynak aynı Bayrak, Kılıçlar çekilmeye hazır birbirine girecek bizim Canlar Canımlar, izliyorum onları bir tepeden, ve aniden yüksekçe bir Nida benden onlara duysunlar ki dursunlar yapmasınlar DAVAMI sekteye uğratmasınlar,’ ‘Sizler Kardeşsiniz Neden Birbirinize Böylesine Kinlisiniz, Sizin birbirinize çektiğiniz Kılıcın içinde ben olamam olamam olamam !’’
Sona erdi bu rüya ama aldım mı sorumun cevabını! Ne yapacağım şimdi ben olmadı bu ya,
Ama rüya bu ya Rabbimden diledim ya öyleyse gereğini yapmalıyım ve geri durmalıyım,
Öyle ya olamazdım ben bu kardeş savaşın içinde , , Kederlendim biraz ama bırakacaktım siyaset ile midir sadece hizmet etmek, zaten onun rızasını kazanmak amaç değil midir, başkaca bir şekilde hizmet ederim bende. Kendi kendimi teselli ediyorum işte,
‘
’’Ertesi gün gecesi yine bir rüya âlemindeyim,
Sahne Sultanahmet Meydanından Aksaraya uzayan insan seli ve tezahüratlar sanki dünya kupasını kazanan bir topluluk sevinçten ağlayanlar var, sanki yüzyıllardır gülmeye hasret kalmış kırışıklıklar içinde kalan güldükçe çağlayan yüzler var,, Ama topluluk taşkın değil vakarlı bir duruş içinde, içlerinde gariptir beyaz kefenli gibi baştan aşağı beyaz kıyafet giyinmiş suretleri biraz sisli tam belli değil yani insanları görüyorum,üstelik bunlar kadınlı erkekli tesettürlü tesettürsüz çoluklu çocuksuz diyorum kendime bunlarda kim böyle neden yüzleri dumanlı san ki yüzlerinde tülden bir perde var ? İç sesim aman bunlara bulaşmayayım uzak durayım diyor ama neden bilemiyorum işte,
’’’o gece bu rüyayı anlamlandıramamıştım ya keşke onlardan uzak durmasaymışım, Şahadet her kese nasip olmuyor bize de değilmiş işte.’’’
Sahnelere devam, Er gibi doğan bir adam nidaları halk coşmuş Geliyor işte çığlıkları, yanında ise Askerler Polisler top atışları kutlamalar ve en önde o arkasından gelen topluluk Dillerde Başbakan feryatları ellerde ise Alsancak Bayrakları laleliden Aksaray da biten kutlu bir yürüyüş,
Uyanınca kâbus dedim bu gördüklerim kafayı takınca ne gelecek rüyana saklı hazine değil ki görürsen bunu görürsün dedim kendime sabah dükkâna gittim ama içim içimi kemiriyor sahneler sürekli gözümün önüne geliyor, sahneler aklıma düştükçe de sanki içimdeki buzlar eriyor, Muhabbetim vardı zaten o yüzdendir, Ama diyorum ya gerçekleşirse bu rüya değil de hülyam olursa davam o zaman en yüksekteki iki orduya feryat eden ben gibi yükselmezmi,
İki ordu gün gelirde birleşmez mi bak o zaman neler olur neler, kendimle söyleşiyorum işte beklide kendimi ikna etmeye çalışıyorum, Ama yok diyorum yinede ilk gördüğüm Rüyanın etkisindeyim hala.
’ve üçüncü gecenin ortasındayım sanki derinlere dalan dağlıçlar gibi deryalardayım,
Önce bir deniz sahnesi tertemiz suyu o kadar berrak ki kafamı uzattığımda içindeki yüzen irice balıkları görebiliyorum, Bir yunus balığı birden denizden ok gibi fırladı ve yükseldi ve denize düştü denizin tuzlu suyu ile de beni baştan aşağıya güzelce bir yıkadı,
Sırılsıklam olmuştum, hadi dedim şu sudan ağzıma da burnumu da alayımda abdestli olayım, alır almaz, Aman Allah’ım eşimle ben ‘Kabe’ deyiz ve ben ezan okuyorum hem de ‘Kabe’ de birden kendimi tekbir alırken gördüm eşimde arkama geçmiş ben imama o ise cemaat, selam verdim kalktım ayağa baktım kadınlı erkekli tavaf ediyorlar insanlar derken biri omzuma dokundu sanki beni tanıyan biri döndüm arkamı önce elini uzattı bana sanki biat alırcasına sonra sarıldı bana ve sıkıca sıktı öylesine ki sanki ruhumu çıkarırcasına tamam dedim tamam sıkma artık bende gelirim artık seninle yürüdüğün yolda bende yürürüm usulca, ama müsaade ette nasipse bizde tavaf edelim dedim de nasip olmadı işte rüya bu ya sona erdi. ‘’Ne bilirsin gerçekte gitmek ve tavaf etmek yazılmıştır bunu bilemem ya’’
Gözlerim açtım neredeyim dedim Allahım nedir bu yaşadıklarım bu gördüklerim, Sen Sübhansın Rabbim dileyene yolunu açarsın Rahmetini indirir, sekine tini üflersin, Sancağını da dalgalandırırsın, Ey rabbim senin rızan için yapılana nasılda lütufkârsın yolunu da tarif edersin rehberini de gönderirisin, Ne mutlu bir geceydi bu Allah’ım bu rüyamı bana gerçekleştir,.Sen MUCİPSİN duaları işitir ve dilersen de icabet edersin,kabul buyur rabbim.‘’Dualarımla yalvarışlarımla hıçkırıklarımla unutulmaz bir şafak doğumuydu benim için,Onun rızası için yapılan her bir şey için mutlak ondan gelen bir lütuf vardır, eşinizle kılacağınız iki rekât namazın ardından dahi beklide size hac sevabı yazılacaktır.
2000 li yıllarHemen bir irtibat buldum ve yeni kurulan Ak parti Fatih ilçesinin bir Mahalle Başkanlığını kaptım, Seçimlere hazırlanıyoruz, hava puslu Ülke yangın yeri ekonomisi ve de bankaları batmış içi boşaltılmış vatandaşın mecali kalmamış vesayetçiler darbeciler, at izi it izi misali birbirine karışmış, mütedeyyinlere olmadık zülüm olmadık hakaret kalmamış, bir ara dedim hanıma bunların ellerinden gelse sokağı dahi yasak edecekler Müslümanlara, Bir Milletin inkılâbıydı Yeteri’ feryadı ve figanıydı, Seçimi Milletin iradesi kazanmıştı, vesayetçilere zalimlere rağmen, Ama boş durmadılar yıkmak istediler darbe planları yaptılar, ellerinden gidecekti sömürüleri bitecekti bunu biliyorlardı Ama dik duran bir lider onun takip eden yiğitler onlara aman vermeyecekler İNŞALLAH.
Ancak beni en çok üzen ve ruhuma adeta bıçak saplayan kardeşlerimden bana olan hakaretleri olmuştur. Gömlek değiştirmişim, davayı satmışım siyasi münafıkmışım. İşte buda diğer rüyam anlamını buldu dedim kendi kendime, Ama ben asla onlara karşı bir kötü söz etmedim, sadece onlarında aynı çatı altında olmalarını öylesine istedim ve diledim ki ama olmadı ve hala da olmuyor. Neden? Neden? Neden?
Yerin dibine girsin asabiyetçilik adamcılık menfaatçilik, Gerçekleri görmek bu kadar mı zor,
Başkan da bir gün fani olacak Ama davam ve kavgam Kıyamete dek sürecek,
Öykünün kısalığı yüzünden kısa kesmek zorundayım, Aralarda olan biten hakkında daha ayrıntılar yazmak isterdim ancak asıl konusu olan 15 Temmuz hakkındaki yaşadıklarımı son sayfasına sığdırmam gerekiyor.
15 Temmuz Gecesi.
İlk Seçim zaferinin üstünden çok sular seller fırtınalar gelip geçmişti, Maalesef işlerim bozulduktan sonra kendimi yeni işime ve aileme adamış vakit buldukça ilçeye de eski dostlarımı dava arkadaşlarımla azda olsa vakit geçiriyordum, ‘’Temmuz başları Yine bir gördüğüm bir Rüya vardı ama her zamanki gibidir dedim ve hiç üstünde durmamıştım,
’’Rüyamda Vatan caddesinde eski başkan Hamdi Görk onun yanında Mustafa Soytürk ve epeyce bir kalabalık kol kola girmişler Caddenin tam ortasından yürüyorlardı.'''
O kadar kısa bir rüya işte hayr olsun dedim kendime ama nereden bilebilirdim ki gördüğüm rüyanın günler sonra tecelli edeceğini !!!,
15 Temmuz akşamı oğlumun erkek kınası yapıyoruz evin bahçesinde bu arda evim vatan caddesine de çok yakındır, Saat 10 gibi işte askerler köprüyü kapatmışlar, yoksa darbe mi falan söylentileri geldi kulağıma yok dedim kardeşim darbe dediğin TRT ye el koyarlar öyle yaparlar tecrübeliyiz 80 darbesinden dolayı ya,.
Sonrasında saat 10.30 gibi misafirlerim ayrıldılar ancak evi uzak olanlar geri gelmeye başladı. metrolar çalışmıyor vatan caddesi emniyet giden yollar polisler tarafından kapatılmış, hemen fırladık oğullarım ile birlikte vatan caddesinde bulunan parti binasın da semih kardeşimi gördüm çok eskiden beri belediyede çalışıyordu, bir bekleme ve öfke vardı anlamalıydık saat beş gibi askerler Akoma, gelip bir bahane ile el koymuşlar onu anlattı bize, .orada biraz durduk, sonra haber almak için tekrar eve gittik, Dayanamadık tekrar çıkmıştık, vatan caddesinin emniyeti önüne kadar ilerlemiştik.İnsan seli kaplamıştı her yeri Vatan caddesinde bulunan İstanbul Emniyet önünde adeta ya ölürüz şehit oluruz ya da zafer bizimdir anlayışındaydılar, Öyle bir şey görmüştüm ki asla unutmam Yavuz sultan selim caddesinden Emniyete kadar inen caddeye Vatan caddesinden baktığımda onbinlerce Mucahidelerimizi siyah bir bulut gibi caddeyi tam başından sonuna değin kapladıklarını, Ancak yıldızların parlaması gibi de kıyama geçtiklerini görmüştüm, Bu bacılarımızın bu kıyamı evlatlarını da yanlarına alarak ölüme meydan okumaydı.
O gece Vatan caddesindeki Emniyeti ele geçirmeye doğru ilerleyen Tanklara onların da içinde olduğu kardeşlerim Tankları durdurmuş ilerlemelerini de engellemişlerdi, İçlerindeki hainlerin de ele geçirilmeleri sağlamışlardı, O arada Vatan caddesinde eski lunaparkın olduğu şu an otopark olduğu yere bu Milletin Askeri helikopteri ile inmeye çalışan ve Emniyeti ele geçirmeye gelen bu hainlere karşı halk adeta bedenlerini siper ederek otoparkı kaplamış aşağıdan ellerine ne geçerse atıyordu, inmelerine de müsaade etmiyordu, Kahraman Emniyet güçleri’de müdahalede buluyor inemeyeceklerini anlayan bu hainler ile çatışma yaşanıyordu, Maalesef helikopterden açılan ateş sonucu bir Şehidimiz 3 yaralımız olmuştu, Ancak helikopter ve içindeki asker kılıklı hainler püskürtülmüştü. Şehitlerimizin Şahadetlerini, Kahraman polislerimizi de hainlere karşı ölümüne Mücadelelerini kutlarım,
ve CNN den o haber geldi ‘’meydanlara inin karşı koyun hainlere’’ sanki o haber iler gökten şimşekler çakarcasına birden ortalık tekbirler ile inlemeye başladı, Tekrar fırladık Emniyete kadar gittik. Ben arkada kalmıştım hızlı yürüyemiyordum yeni kalp ameliyatından çıktığım için, bizimkileri göremedim insan seline kapılmışlardı, ,bende geri döneyim onlarda buradan geçerler nasıl olsa dedim ve vatan caddesindeki kavşağa geri döndüm, iki polis memuru vatan caddesini emniyete giden yolu ortadan kapatmıştı polisler kalabalıklara saraçhanede bulunan belediyeye binasına gidin orada çatışmalar var oraya gidin oraya destek verin diyorlardı, biraz şüphe girmedi değil içime dedim bunlar kasıtlımı söylem midir ! acaba kalabalıkları oraya neden yönleniyor? Dedim ve yanlarına gittim ve durdum yanlarında, zaman ilerliyor kalabalıklar arttıkça artıyordu,
Birden Emniyetten saraçhaneye doğru gelen ve kol kola girmiş insanları gördüm bende tam ortasında olduğum için gelenleri net görüyordum,
Ve '''Rüya sahnesinin Aynısı ve Aynı isimler kol kola girmişler saraçhaneye doğru ilerliyorlar, sanki tekbirleri haykırışları gökleri inletiyordu,
Nasıl bir inanmışlık nasıl bir adanmışlık tı bu kardeşlerimi Allah’ım dedim sen SUBHANSIN övülmeye tek layık olan sensin bu cürümler içindeki kuluna dahi çok çok lütufkârsın,
Yok, yok dedim içimden bu darbe başarılı olamayacak. Çünkü gerçekten gökten bir müdahale vardı ev anladım ki Onların plan ve tuzakları varsa ALLAHI'ın kudreti onların tuzaklarının yanında nedirki ve dedimki kendi kendime Rabbimin mutlak bir yazgısı var BU MİLLET tekrar zulme karşı zalime karşı küfre karşı kıyama geçecek ve ALLAH BU MİLLETE YARDIM EDECEK, sanki özellikle Rabbimin bir kararı vaadi vardı. O gün korku
silinmişti meydanlardaki kıyama kalkanlardan, asıl korku ve panik olanlar o hainlerdeydi,
ŞEHİTLER vermiştik, GAZİLER vermiştik AMA Vatanımızı vermemiştik, Bizim hikâyemizde böyle işte inanırsın, İnanmazsın kime ne,
Arkamızda kalırsa bir hoş seda o da yeter bize,
Sevgi ve Selamlarımla,
Abdulhamit Erkaner
Kayıt Tarihi : 11.6.2021 05:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!