23.23. 2010
Dar’alacağı vardı bu ruh künyesinin.Mutluluğu boş bir tenekeye bağlamış, kaderi koştur uğruna. Bir uğurböceği almış cebine,Saat olarak kullanırmış. Uğru tam ben geçiyordu ki aşk zil çalmış.
-Gitmiş açmış kapıyı. Kapı içinde kapı, o kapının içinde bin kapı. Arka arkaya açmış en son kapıyı açacakken.
-Bir ses:
…: Sen hangi senin kapısısın. Gönül, ruh, haz, ilim, keder, his, aşk, hazan, vuslat, yeniden kavuşma, binlerce kapı var; ama hangi sözün, hangi gözün, hangi ilimsel akışın, hangi kadın yüzün anahtar olacak.
-Dünya yaşanmak için değil, dünya daradır. Her şeyi tartarak yaşamaktır.
Hangi sevda lugatini yaktın? Hangi Hülagü’ye yavuklu olmak için senin için binlerce kapı açandan kaçtın?
-Bir gühantan bin günaha kaçışlarını açacak hangi gürühun ruhuna kendi ruhsuzluğunu ekliyorsun.
Tozlanmış masalların asi perisi sen misin? Masalları yazıp yırtan aşıkların güzel kapağı mısın? Sen kendine Leyla eteği diktin mi ki? Yırtmaçlı geleceğin var diye salına salına sevenin yüreğini yakmaktan daha büyük günah olur mu ki?
-Seni sevenin kapısına gitmektir en büyük kapı. Şimdi sen yeni bir huzurun kuruşundasın, meteliklerini biriktiriyorsun.
-Arayış kendinde olmalı.Çürüyüşün yürüyüşüne beyhude.
-Sen’e dön, sol yanında senden esir sana mahkum bir Mecnun kapısı var. Yum gözlerini, hayat uyuyunca daha güzel.
Aç rüyalarının frankansını seni çalan aşkını dinle. Son sese kadar aç ve dinle bir kereliğine.
Her nefes alışımızda nefsimizin bilinmez, sınırı bitmezlerimiz açılır.
İnsan olmak nefsine yenik düşmektir.Erkek olmak tümden nefis demektir. Erkeğin nefsi aklının ya da ucunun ucunda. O yüzden yenik bütün hazların hazırcısı. O yüzden kirli sulara bulanık demler kaynatır,aşk ve sevgi inlerken.
...: Sesin etkisinden binlerce kapıyı kapatıp geri dönmüş, her kapıdan bir söz, her sözden bir kapı, her söz bir kapıyı kapatmış.
Son kapıya gelmiş, kapı kendiliğinden açılmış.
-Sana eriyen, seni isteyen, bütün pişmanlıklardan sıcak pişmaniyeler yamış şiir gözlü, yazı sözlü, aşk kokulu, sevda göklü, bir ben beklemiş seni.
Ve üstsüz kalan sözlerime giydiriyor hasretin. Kavuşmaya en yakın kapıda senaristliğim gün yüzünü gösteriyor kapı kapanıyor.
-Açık susam açıl diyorsun. Ben bu pişman olmuş erkeğimi istiyorum, içimdeki bütün nefretlerin sihrini yaktım. Gerek yok büyülü sözlerine, gerek yok yüreği kavuran şiirlerine, gerek yok damlalarıma.
- İçimdeki çocuk ağlıyor.Sosyolojik derinliğe iniyordu algı merdivenim. Psiko-sosyal ikilemde kalıyordum kakalışım.
Acıtan bir gerçeğin giyotin ağzında keskinleşiyor buluşmalar. Uzatıyorsun gönül elini, kesiliyor bahtım. Uzakların çürüyor, aradaki mesafe özleme kilit oluyor. Kapanıyor bütün kapılar. Bin kapı var.
999 kapı aç yalnız bir kapı kapalı. Orda sen varsın, orda senden kalanlar örtük. Kapına yazdım başharflerimizi
-Ah!
Bir Ah çekti aşk, bir ah çıktı ki karşı dağlar değil, karşında, gidişinde, bir gün gelişinde dağ olan ben yıkılıyorum.
-Yetim damlalar birikti yetim ve bensiz yaşadığın metruk kentin çıkılmazlarında.
Cümleler sussun, kelimeler ağlasın, sözsüz bakışın dile gelsin, beni bağlasın içinde sen olan bütün cümlelere.
-Kapı gözlerini açar, bir birimize sarılışımızı ister, gelir aşk.İster bizi sevda.Ve içselin öyküsü kapının açılmasıyla sarılışınla biter Nazlıcan.
Kayıt Tarihi : 14.11.2011 00:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)