Sokaklar gökyüzü insin diyedir aşağı
Çocuklar oynasın diye
Sokaklar pencereler baksın diyedir birbirine
Dertleşsin diye
Önce yüzüyle eskir evler
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Gayet iyisiniz hocam.. Şiiriniz düşünebilenler için gayet anlamlı. Başarılar dilerim yeni yeni şiirlerinizde. Siz 'çokbilmişlik' ahkâmıyla borazan çalan olumsuz tipleri boşverin. Bende muhalif bir tipimdir ama, doğrunun hakkını da vermek gerek. Destekliyorum şiirlerinizi, adımlarınızı.
Ahkam kesen cahillerden uzak olsun yolunuz.
Hlerkesin pusulası kendi iç dünyasına âittir. Duvarların ve kapıların sessizliği skakların yalnızlığı terk edilmişliğin ifadesidir.
Bir kişisel gayret, bir "şiirlerini yayınlatma", bir ödül alma çabası. Ama heyhat, ne kelime dağarcığı ne irfan! Ortaokulda bir yeğenim olsa daha iyisini yazacağına inandığım bir "şiirimsi" olmuş. Kibar referanslar, argoda torpiller girdi araya, bir dergi bir şiiri yayınladı. Yayınlatmasan söyle, doğru konuşalım, kim farkına varırdı bunun?
şiir...
Herkesin kendini gösteriyor pusulası
Ağaç kendi göğünü biliyor sadece
idare eder.
ne kadar içten ve usta anlatım..puan ortalaması 5,4 tuhaf doğrusu..........+10+10+10+ANT
Gonca Özmen kaÇ yaşındadır bilmem ama ben yine kızım diyeyim. Zira satırlarından anlaşılan o ki, pırıl pırıl bir zekâya kimliğini bulmuş bir şahsiyetke sahip.
İyi ve huzurlu ev, sıcacık bir anne ortamında büyümüş gibi. Şahane bir muhayyile, mükemmel benzetmeler,iyi bir kültür birikimi ile beslenmiş. İhtimal ki aydın bir aile ortamı var. Ama yine bir sıkıntılar görmüş. bunları aşmış. sıkıntılar onu boğmamış.
Belli ki bol şiir, hikâye ve roman okumuş bir genç şaire bu hanım.Genç yaşına rağmen (zira ben bu satırları en fazla 30 nda biri yazar diye düşünüyorum.) bravo Gonca Öözmen.
' Öyle daralttık ki içimizi
Bir saksılık toprağa yer yok
Herkesin kendini gösteriyor pusulası
Ağaç kendi göğünü biliyor sadece'
Ne güzel bir ifade. Bu kızın bütün şiirleri böyle. Alt tarafı 6 şiir yazmış. 130 kişi puan vermiş, 223 kişi yorum yapmış. Demek ki ses getirmiş bu şair. Benim beş senedir. 45-50 şiirim var toplam 223 yorum alamadım. Gonca kızım sen altı şiir daha ekle bakalım ne olacak. TEBRİKLER. DEVAM ET. LİBERALSA- ÇORUM SELAHATTİN AYDEMİR MART 2012
Teşekkür ederim iltifatınıza sayın Nurani kardeşim. Ben öz ve kısa olarak özlenen bir evi Günün şairleri ile paylaşmak istedim. Ne yazık ki, Günün Şiirleri, düzenleyicileri akadaşlarımız sayfamıza uğramadıklarından, abüstürük şiirleri Günün Şiiri olarak seçiyorlar. Elbetteki sayfama uğrasalar, veya Günün şiiri seçmenlerine tarafsız olarak benim de bir şiirimi okuyup, tavsiye edebilirlerdi. Her neyse önemli değil. Biz kıyıda köşede kalmış, dostu az, düşmanı çok olan insanlarız. Elbetteki benim de sevenlerim var. Allah onlardan razı olsun. Ha bu arada şunu da söyliyeyim: 'Küçük Askerler' diye bir romanımın üzerinde çalışmalarım var. En kısa zamanda basımına gireceğiz. Bitince sizlerle paylaşacağım.
Günün yorumcularına sevgi ve saygılarımla.
gıpta etmedim desem yalan olur.. millette şans talih.. ne şiirin güzel evde yaşarlar.. kaç sene önce yazmışım demin göz attım acemı çırak döktürmelerime.. aynı bugünkü sorunları yaşamışım şans talih..
klozeti kurtaran
iki somun bir civata
gel beraber gidelim
senin ile tuvalete
penceresi camı kırık
lavabo kenarı delik
parkenin cilası silik
her yerde bir sürü hata
dolapta ayna tarak var
usta yok kalfa çırak var
kısaca biraz gerek var
bazı alet edevata
koklasan degil kavun
dert doluyum haydi avun
hay ben böylesi evin
kapısını çivilete
merdiven kurup dayamışlar
çamur sürüp sıvamışlar
tavanları boyamoşlar
kurşuni renk laciverte
akar çatınn kiremit
yok dış cephede granit
atmak gerek bir dinamit
çıkmak icin selamete
çıplak kablo açık priz
sigorta atsa yanarız
ceryan kesilsin döneriz
karagözü hacivata
çürümüş mutfak süzgeci
oksit tutmuş musluk ucu
kuf bağlı borunun içi
sular benzer cerahata
gıcırdar yerde döşeme
gelde üstüne işeme
neler gelir şu başıma
kavuşmadı bir rahata
rutubet kokar dört duvar
bağla durmaz burda davar
ay sonu bir çift sözüm var
ev sahibi kerahata
yaramı asla saramaz
beni burda durduramaz
kimse akıl erdiremez
gösterdigim keramete
dışarda kalaydım keşke
nasıl düştüm ben bu aşka
alıpta evini başka
enayiye kiralata
.................................................
ev bulmak çok zor muydu
diğerleri hep hor muydu
niye tuttun o zaman
tutarken gözün kör müydü? .... by turab alterden..
...................................................
sor bakalım cepte para varmiydı
de bir kez borç gırtlakta elin darmıydı
hiç ucuz ve pahalı aynı birmiydi
ondan kirraladım tuttum burayı
gözüm bağlı geçemedim ben dereyi
bahçeye ektimdi maydonozu tereyi
hatırlatıp azdırma dostum yarayı
hatmedip ezberledim yuttum orayı .. by enel fakir..
....................................
kusura bakma deştiysem içindeki yarayı
ev sahibi ne bilsin cebindeki parayı
ömür gelip geçiyor, belki geçtik yarıyı
mevlam sana nasib etsin sırça köşkü sarayı ...by turab alterden
..............................................
sırça saray köşk istemem
bir tabut kadar yer yeter
dert keder unutmak için
hergün koklarım zamk eter
mevlam bana versin sabır
yerin altı üstüde bir
çekerim azab-ı kabir
yaşarım ölüden beter
karanlıktır geceleri
kaçıracam keçileri
adım atsam az ileri
ayaklarım geri iter
eve benzese gam yemem
dişten artırır tam yemem
kazık gırtlakta tastamam
saplanır damağa batar
kim alır versen hediye
bilse yıkar belediye
gelde burda bekle diye
it bağla dışarda yatar
ev değil kibrit kutusu
belirsiz doğu batısı
yağan yağmuru çatısı
sel eder odaya katar
sular damlar bardak bardak
içerde yetişir ördek
girişte bir büyük hendek
çukurlar adamı yutar
moderin mağara bir nevi
yakayım ben böyle evi
duvarin her yanı çivi
takılır elini yırtar
alir canımın yarısı
kan emer alı sarısı
uzansan tahtakurusu
bit pire üstümü orter
fare dolu kıyı köşe
bulamaz dokunur dişe
geç kalacak olsam işe
uyandırır beni dürter
taşınmıyor yüküm ağır
sırtlarım bağladı yağır
kulaklarım oldu sağır
kurt.. tahta kemirip yontar
komsular çöplükten sayar
poşetler getirir dayar
yedi köy köpeği doyar
üstelik kalanı artar
çeken anlar bilir halden
kula zarar gelir kuldan
ay sonu çevirir yoldan
çöplük onun elbet öter
başında üç beş tel olur
ağız içinde dil olur
insan bu kadar kıl olur
saç gibi ensemde biter
inler name pikabında
dolar gözüm akabinde
çalar sazı makamında
bazi keman bazı gitar
oynasak olurum ebe
doğuştan kalmışım gebe
parayı alıp kor cebe
hafifce kaşını çatar
sanki kilisede peder
zoraki tebessüm eder
geçinmesi zorlaştı der
tereciye tere satar
sukut sayılırmış ikrar
dinlerken tutarım idrar
zam isterse diye titrer
çarpar kalbim küt küt atar
su içilmez kulpsuz tastan
karpuzla beslenir hastan
masal degil bu bir destan
az yağsız kalsada kantar
kızının ismi saniye
severim hayli hani ya
mektebi biter seneye
rabbim yardım et sen kurtar
aaah saaniye yaaaar saniye
gel binek senle kağnıya
evlenek güle oynaya
mutluluk gözümde tüter
aaah saaniye.. birleşirdik..
çöker yere ağlaşırdık
sizin eve yerleşirdik
kaybolurduk gözden yiter
karışır çoluk çocuğa
yumurta kırar sucuğa
çalardık kaşık cacığa
sende eşarp bende foter
aaah saniye yar saaniye
dururmuydum bir saniye??
çoktan giderdim şimdiye
ne kontrat sayar ne noter
gülmedi baht şu faniye
bu yıl olmadı yeniye
bağlasalar bir saniye
o evde kim beni tutar.. ah aman aman yaaar..
Bu şiir ile ilgili 37 tane yorum bulunmakta