I.
denizlerden kopup
dağlara sürdüm atımı
orada gelincikler kızıl
yağmurlar sonsuzdu
II.
belki ümmetin yontmuştur diye heykelini
tapınak tapınak dolaştım bu deniz ülkesini
torosların eteklerinde sürüsünü otlatıyordu çoban
kızgın bir lav kütlesi gibi içimize akan
kavalın yanık sesiyle sarhoş olduk
III.
giden o değil
zamandır geri dönmesi mümkün olmayan
ömründe bir kez doğar insan anasından
kelebek, bir kez çıkar kozasından
çok söz söylendi yaşama ve ölüme dair
oysa sevda bambaşka bir boyutta verir sürgününü
akıntıya karşı yüzen alabalıktır kimi
peşinden yitik yaşamları sürükler
IV.
yine bir başımayım
pencereden gece içeri sızıyor
karanlığı çekip ciğerlerime
kan soluyorum burun deliklerimden
damarlarımda hava akıyor
camı parçalayıp kaldırıma uzuyor başım
geceden daha kara bir silüet koşuyor üzerime
pelerinini savurarak
oysa ayak sesleri uzaklaşıyor
dönüp kendime bakıyorum:
odamın ışığı fersiz
duvarın dibinde uyuyorum
çıplağım
ve dörtbuçuk yaşımdayım
V.
sen de küçücük bir kız çocuğu oldun bir zaman
minnacık ellerinle yaşama uzandın
gözbebeklerinde çırpıntısız kuzey göllerinin buğusu
sen de genç bir kız oldun bir zaman
sırtüstü uzanıp geceleri, yıldızları seyrettin
ilk gördüğün mavi gözlü erkeğe aşık oldun
henüz olgunlaşmamış incir kadardı memelerin
sen de zamanın dibeğinden geçtin
ve ihtimal daha da geçeceksin
dönmek mümkün olsa bile ilk gençlik günlerine
çok yazık! aynı yıldızları bir daha göremeyeceksin
VI.
uzaktan sevmeliyim seni daphne
cesaretim yok düş kırıklıklarına
boşuna bekleme
sırtımda ceketim, yüreğim avucumda
dayanmayacağım kapına
seni uzaktan sevmeliyim daphne
cesaretim yok dokunmaya bedenine
VII.
naldökenlerden aşağı vurduk
atımız topal, başımız dikti
dilimizde tuz tadı, yüreğimizde sevda
dudaklarımızda mırıldandığımız eski bir blues ezgisiydi
baştan sona yıkılmış şehirlerden geçtik
kurumuş nehir yataklarından
heybemizde taze soğan ve ekmek kırıntıları
tek servetimiz yüreğimizdi
bir de senin hayalin daphne
kimbilir hangi çingene çadırında
hangi beyaz dişli kemancının altında
kıvranırken ayın solgun ışığında bedenin
VIII.
ah daphne! neredesin ey kalpsiz
nerede usulca koynuma sokulduğun geceler
seni son gördüğüm yerde unuttum gözlerimi
oysa şimdi bu yürek ağlamak ister
IX.
apollon devirdi arabasını
kor halinde yağıyor şimdi güneş
umut belki bir taşın altındadır artık
neden
sanki
gülmek
mutlu
olmasına
yetmez
insanların
?
X.
denizlerden kopup
dağlara sürdüm atımı
orada gelincikler kızıl
yağmurlar sonsuzdu
(Temmuz'1994)
Kâmil ŞenolKayıt Tarihi : 22.1.2007 21:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!