göbelek tutmuş danayı kıç atar
bir yandan yazıda eş arar durur
tozu dumana katmış bed nazar atar
utanmadan, döşüne döş arar durur
urganı koparmış böğüre böğüre
otlağı dağıtmış seğire seğire
Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Devamını Oku
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
:))))))süperrrr
Güzel bir taşlama , tabii anlayana...kaleminize sağlık.
Bir şeyden 'dan' diye bir ses duyduğumda hep irkilirim. Önce savaşlar gelir aklıma. Sonra bir tabancanın kalleş yada yerinde sesi.
Kafalar 'dank' değiğinde mesele hallolmuştur.
'Dandik' lik duyulduğunda, tamam anladık yerli malı kullanılmalı, ya dandikse. Uzak doğu dandikliğinini de iyi ayıklamak zorundasın artık.
Hadi bunları atlatıyoruz.
Ya şu yıllar yılı dandini dandinilikte boyun eğmişlik, uyumuşluk,uyuşukluk, uyuzluk, utanmazlık, zorunlu uslandırılmışlık, umursamazlık... Dilimizden dökülenlerle tam tezat.
Soylu ayrıcalığı,aynı sokakta komşu ağabey yakınlığında kolayca anlaşılan, sözü tatlıyla acıyı aynı sırada terbiye eden, o koca çınarlarından süzülen balı başında paylaşım için tatlı kavgaya tutuşulan, sohbetinde sabahlanarak uykusuzluğu zindeliğine dönüştüren, konuşurken bir kitap okuduğu sanılan iyi şair Abdurrahim Kahraman sözüm meclistden dışarı demiş demesini de; azizim şu dörtlük ilaç gibi geliverdi:
ağzı burnu salyalı sümük içinde
sinekler danseder gübreli kıçında
boynuzu saplı kalmış dut ağacında
uyuzunu sürtünecek taş arar durur
Abdurrahim Kahraman ağabeyce bir ağırlıkla sakinleştirici bir şairdir ama bam teli çınladığında ortalığı kasıs kavururur. Kurşun hedefe varmadan hedef erir yok olur.
ama anlamazlar dostum anlamazlar
onlar için varsa yoksa kimden tarafsın
kime yakınsın kime uzaksın
halbuki yağmur biriktirir şair avuçlarında
şiirin ne olduğuna dair,en çokta umuda dair,barışa dair,aşka dair bir paylaşımda bulunayım,ne demişler anlayana sivri sinek saz,anlamayana ....
***
Şiir, o yıldızlı ortak hazine:
gerekiyordu
aramaya çıkmak aç karnına ve klavuzsuz kalan şeyi dünyada senden,
aya özgü aydınlığı,gizli başağı.
Anahtar,yalnızlıktan kalabalığa,
yitiyordu sokaklarda,ormanda,
altında taşların ve trenlerde.
İlk damgadır karanlık gidiş,
bir bardak suyun verdiği ağır sarhoşluk,
hiçbir şey yemeden doymuş gövde,
gururuyla dilenen yürek.
Ve daha nice şey,kitapların söylemediği
bir sevinçsiz görkemle dolu:
ezen taşı yavaşça koparıp atmak,
eritmek yavaşça maden filizini ruhun
sen okuyan kimse oluncaya dek,
su senin ağzında şarkı söyleyinceye dek.
Ve kolay iştir bu, su içmek kadar
ve boyuna doğmak kadar zor iştir
ve bir garip görevdir senin aradığın
aranınca saklanan,
bir gölgedir ya o çatlak çatıda
her bir oyuğunda bir yıldız vardır.
Som Şiir-P.Neruda/Kara Ada Şiirleri-Çev:Sait Maden
bir şeyler yazacaktım vazgeçtim . önce heveslileri buyursun ben sonra buyururum haneye. haneniz şen ola..
''Öfke baldan tatlıdır'' derlerdi bizim köyün yaşlıları..Anlayamazdım ne demek istediklerini..
Şimdi anladım sanırım...
Neyzen Tevfik'in ruhu şad olmuştur.
Tam bir taşlama şiiri olmuş. Lezzetliydi abimmm. Taşlama böyle olur işte..
her mısrasında dokunulacak ne kadar duvar varsa yıkmış atmış. gemiler mi? gemilerde yakılmış..
Yüreğine.. Cumhur Karaca
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta