Damlatan Bir Musluk Ağlatan Bir Kadın
Ana teması “geçinmek” olan
Yorgun bir Ankara akşamı
Güneş görmeyen pencerelerde
Okul çağına gelmişken -çim adamlar-
Büyük dertleri için çocuklarına
Küçük rakılar aldırıyor babalar
Bak yine
Hazmedilmesi kolay olsun diye
Tatlıdan sonra sunuluyor yalanlar
Patronluğa “soyunan” sekreterler ile
İş toplantıları yapıyor
Uçkurunda asansör boşluğu olanlar
Kaloriferli apartman bacalarından
Evlenmek-boşanmak tüterken
Teneşire hak kesmiş mart kedileri
Çatılarda mevsimlerini bekliyor
Daha ilkbaharda ağaçlardan
Takvim yaprakları dökülüyor
Ve ellerimizden kaçan balonlar
Aynı gökyüzünde buluşuyor
Ele avuca sığmayan aşklar yaşamışken
Ayrılıklar duruyor avuç içimde
Öpücük bastığım yaralar kanarken
Bir Ankara akşamında anlıyorum
İnceldiği yerden kopmuyor bazı anılar
Aklımda bin bir soru
Bir cevabı bir bilenden alıyorum
Donkişot olmakta ayıp değil
Cervantes olmakta
Mesele aşk uğruna savaşmakta
Ama asıl aklımı kurcalayan soru
Ağlatan bir kadının sorduğu
Yanında yatıp
Başkasını düşünsem mi iyi
Başkasıyla yatıp
Seni düşünsem mi?
Yine aynı suskunluk
Ufaktan kafamı kemiriyor yine
Damlatan bir musluk
Ve eşi kapı önünden çalınan terliğin
Yürek burkan feryadı
Daralıp çıkıyorum balkona
Aşağıda gizli gizli ağlıyor
Her intihar edene kucak açıp
Bir türlü yakalayamayan kaldırım
Yine bir cesedin başında kalabalık
Herkes intihar etti dese de
Kimse nedenini sormuyor
Kimse fikrini sormuyor ölüye
Oysa her dilde çevirisi vardı susmanın
Dinleseler anlatacak ne çok şeyi vardı
Enjektör izleri olan kolların…
Kendime de aynı sonu sipariş ederken
Başlığını buluyorum
Hayatımı yazdığım romanın
Damlatan bir musluk
Ağlatan bir kadın
Kayıt Tarihi : 16.2.2011 17:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!