Dalya
DALYA
Bilmiyordum,
Neresine konsam kambura yatan, o sevincin kırbasından olduğum, kaftanını bir türlü biçemediğim hayatın kartları neden bu kadar kapalıydı, neden yaşamak bu kadar çinceydi,
neden bilmiyordum
Belki her şey yerli yerimdeydi:
vicdanını kanımla çitileyen tecimenler,
ah'ını beşiğimde sallayan yosmalar,
etimi kamalayarak yaktığı tütsüyle yine etimi bezeyenler
ve ruletime yapışıp tüm bu olanların tanığı nebbaşlar
İşte.. Her şey, yerli yerimdeydi
Herkes mi benim hançerim, yoksa ben mi herkese biçilen yaraydım, bilmiyordum ama
nereyi bir yer bellediysem, kendimden o kadar uzak kılanı arıyordum
Her şey yerli yerimdeyken sohrab'ın ayakkabıları araladı kapımı birden, sordum:
Sabahıma çarpışarak sırnaşan, kavi topraklarımı süren bir dudağın avlusundaki çiçeklerimmiş meğer aradığım, eda'sını arıyormuşum meğer deviremediğim dağların
Ama nalça gerekir dudaklarına dedi, nalça
bir de kanımda tozuyan, yastığımı dolduracak kadar kuş sesleri ve biraz da oğlaklar sür demesin mi
Ah benim A'ma büyücünün gördüğünü, dilsiz tellaldan dinleyen kalbim, gitmeliydim..
Çünkü hangi dalıma astığını bilmiyorken füruğ gömleğini ve kanırtmadan ayıklanacak çiçeklerimi güzün
yaralı bir turnanın dermanını avcısında arıyorken,
yara kabukları dizlerim, karını arıyorken dağların,
yol yürüyene mukayyetse,
göğüsleyemediğimi senin göğünde aramasın da ne yapsın?
Eğnindeki barutla dudaklarımda yanmasın da ne yapsın?
Kayıt Tarihi : 5.5.2022 19:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!