On dördünde gelin olmuş Babam’a,
On beşinde hamileymiş Abam’a..
Eskidikçe yama vurur abama!
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Tavansız ev; harlamış ocak başı,
Meşe odunun köz olmuş ataşı..
Saçayakta(**) anam pişirir aşı.
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Hakk’tan korktu; On çocuğu doğurdu..
Helal sütle, Besmeleyle doyurdu..
Can pâreler, ninnisiyle uyurdu..
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Büyüyenin çanta verir eline;
Haberini sorar seher yeline..
Sabah çiyi düşer gözü seline…
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Bayramlarda bayram bilmez, bekleşir,
Gelinin yemeği, kıza ekleşir…
Siyah saçı, yıldan yıla aklaşır…
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Okudular çocukları; peş peşe..
Koşturmaktan, yüz dönmedi güneşe..
Sıra sıra; kavuşturdu, eş eşe..
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Gelin kaynana kavgası, neyimiş?
Gelin-Kızı, kızından da eyimiş;
Başköşede; sanki evin beyimiş…
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Elde çepin; günü geçti tarlada;
Bir de varıp, evde ocak harlada..
Evi damı; pak süpürüp, parlada…
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Misafirsiz sanki günü geçmedi;
Ne bulduysa koydu; yemek seçmedi..
Ömür boyu haram, yiyip-içmedi…
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Horoz sesi, “Anaaa” sesi karışır;
Horoz öter; O, kapıya yarışır,
Bakar, horoz; dili verip-verişir(!) ...
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
On çocuğu, uçtu gitti yuvadan..
Telli turna ses veriyor havadan..
Seccâdede eli inmez duâdan…
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Ben Ana’ma, “Ana” derim; analar..
Ana dilim; kim ki dilden yanalar;
Anneleri, “Ana” diye analar! ! !
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Ananın özü; “Anmaktır”… Anan O..
An be an, tüm dertlerine yanan O…
Bir yudumluk tebessümle kanan O..
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
Köyümüzde, nâmıdır; “Dallı Yenge.”
Dallı Mustafa’yı boyadı renge..
Aşta, işte, eşte aradı denge..
Anam, anam; canım Anam; cân Anam…
Cennet-i Âlâda görsem; an-anam.(*)
(*) An: İki tarlanın ortak sınırı, en kısa zaman dilimi.
(**) Saçayak: Altına kor olmuş kömür konup, üzerinde yemek pişirilen üç ayaklı demir
(SARICAKAYA -17.03.2005)
MUSTAFA SUNA(DALLI MUSTAFA-ORTA SAKARYA VADİSİ HALK ŞAİRİ)
Kayıt Tarihi : 17.3.2005 18:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)