Masanın en uzak köşesinde duran
Beni bir baykuş merakıyla ve gözleriyle çimdikler gibi
Sordu, açık sordu iştahla, ağzında ki eski peynir tadıyla
— Issız bir adaya düşsen…
Gerginim dedim içimden, uğraşma benimle
Tamamlama, işediğim soruyu dedim içimden
— Yanına alacağın üç şey nedir?
Ki ben harbi argo kullanırım kimi kez
Ama nadir küfrederim. ana avrat
Ettim içimden.
Ah tanrım masa nasıl suspus, nasıl meraklı
Cinayete yeltensem herkes beni cani bilecek, onları masum.
— 1-Meteoroloji haberlerine bakmadan kara yolculuğuna bile çıkmam ben
2-Farzetelim ki düşeceğim yanıma dokuz canlı bir kedi kadın alırım
3-Avukatıma gıyaben kılınacak cenaze namazımda Rodrigo’nun gitar konçertosunu ümmeti muhammede dinletmesini isterim.
Yani ne alaka diyesi geldi, nitekim öyle dedi.
—Yanına üç şey al bakim dedi, hadi tatlım!
Nasıl kusmak istedim diline, eline, beline…
Beni affet tanrım. Özür dilerim.
—Tamam dedim:
1- Cep aynası
2- Tıraş bıçağı
3- Ucuz limon kolonyası
—Sen denimle dalganı mı geçiyorsun dedi önce çenesi, sonra ağzı,en son dili
—Yok, güzelim sana bir şey geçirdiğim yok dedim.
—Adisin dedi.
—Sahi öylemi miyim dedim içimden
—Evet, adisin diye tekrar edince içim dışım bir oldu.
—Olabilir dedim.
Kıçımı rahatça kaşımak için seni yatağımdan kovduysam
Senin için adi olmaktan başka ne olabilirim ki dedim.
Ne rahatladım, oh dedim içimden mahalle kavgasını kazanmış
Cadaloz bir karı keyfiyle. Güldüm kendi kendime
Kendi kendimi kutladım sonra. Takdir ettim.
Ki bu kız nasıl olduysa girmişti yatağıma
Sarhoşluğumdandır muhakkak
Öle tutmuşken bir tarafımı
Bir tarafımı ıslatırken koca göğüsleriyle
Nasıl kovmuştum hatırlamam.
Bir heyula gibi çökmüş üstüme etimi, kanımı,
Suyumu emiyordu…
Etim et harbiden,
Kanıma paha biçilemez,
Suyum anca yeter bana. Yaşım ilerledi ya!
Masayı bir hışımla terk etti,
Terk eterken kıçıyla bardakları devirdi;
Çantasını omzuna atarken daha yencik sevgilisinin kafatasını zedeledi,
Kaldırımdan karşıya geçecekken topuğu ızgaraya takıldı,
Yere bir un çuvalı gibi serildi.
Beni affet tanrım. Özür dilerim
Ne kadar acıdım, ne kadar acıdım içimden!
Ta karşıdan hınçla geri döndü sevgilisi
Kalkmadım bile
Bana “beş” vurmasını bekledim
Ben tek bir “hak” kullanarak işini görecektim.
—Belden aşağı vurdun, ayıp ettin dedi.
—Haklısın dedim. Elimle işaret ederek:
Ama dostum bir baksana
Nereye vursam beline gidecekti,
İnsan yere bu kadar yakın olup üstelik
Aşağıya inildikçe genişler mi ya! dedim.
—Ulan dedi haklısın ama…
Sustu kaldı.
—Otur dedim:
Ayşe sana âşık
O kız yaramaz hiç bir masaya ve halta.
Masada bana en yakın, Ayşe’ye bakıp
—Doğru mu Ayşe dedi.
—Ayşe: evet dedi.
Oturdu çocuk
Diğeri karşı kaldırımda bekledi durdu
Bekledi durdu
Sonra hıçkıra hıçkıra ve sürünerek çekip gitti.
—Gençler dedim
—Gerginim bugün dedim
—Adam gibi konuşun dedim.
—Kızdırmayın beni dedim.
Masa nasıl suspus, gülesim geldi birden
Sinirlerim boşaldı. Karnını tuta tuta güldüm.
—Biri abi neden dedi.
—Dün dedim,
Şu giden kız bilfiil beni soyduktan sonra dedim
Eeeee deseler basacaktım küfrü
Demediler.
—Resim çekip göndermiş bizimkine.
Bizimki yani “sevgilim” sağımda oturuyordu.
—Ne adiymiş değil mi dedi
Herkes evet dedi.
Yuhaladılar ve küçümsediler o kızcağızı, o mavişi…
Nasıl zoruma gitti tanrım, nasıl da üzüldüm şimdi.
Masayı terk ettim
Sağımdakini de!
Gidecekken döndüm
Hesaba eklenmesi gereken iki cümleyle:
—O giden kız var ya,
Bana delice âşık ya!
Nasıl acıyor içim tanrım hem de nasıl
—Özür dilemeliyim ondan,
Gerekirse sevişmeliyim!
Çünkü onun ne yaptığının farkındaydım dün gece
Ben istemiştim. Sarhoş falan da değildim.
2003-istanbul
Mehmet Arif SizerKayıt Tarihi : 26.11.2008 18:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

umarım yazmaya devam eder...
TÜM YORUMLAR (1)