DALDAN DALA ATLIYORUM HATIRALARDA
Soğuktan, takırdarken çenemiz,
Diz dize, omuz omuza, sımsıkı,
Dizilirdik, ocak başına hepimiz…
Olmazsa olmazımızdı ana kucağı, baba ocağı,
Bacılarım, gardaşlarım, yiğenlerim heyt beeeee!
Ne kadar da çabuk geçiyor, bu ataşın sıcağı.
Önün yanar, ardın donar… Dışarıda kuru ayaz
Zeytin kütüğü varsa ocakta, çatırdar ha çatırdar
Babam “Anşam” türküsünü söylerdi avaz avaz.
"Anşam nerden geldin? Hamamdan... Çoşardı babam!
"Ben seni seveceğim Anşam, şimdik değil birazdan" Uf ulan Of!
Arap Ganiler'in Koca Dede'si... Benim babam, adamdı adam.
Keloğlan, köse, peri padişahının oğlu diye başlardı
Biraz ısınınca mutfağımız… Çıt çıkaramazdık meraktan,
Sanki yüreklerimiz, “Yaramaz”ın sapanın da ki taşlardı.
Hele bir de komşular doluşmuş sa, tıklım tıklımsa evimiz,
Hamur yoğuruyorsa analarımız, kepeğe, una bulanırdık
Hikâye, masal; bir dudağı yerde, bir dudağı gökte devimiz.
Soba icat olmamıştı köyümüz de, yetmiş’den önce, henüz
Bibiler mani sıralar, emmiler se askerlik palavraları ardından,
Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, dere tepe düz.
Bazan tedirginlikle fısıldanırdı… Hu çekerken basılmış filanlar,
Anlayamazdım hu çekmek nedir, neden basar ki jandarma, polis?
Bazan da, filan oğlu filan komünist miş gibi, pek acayip ilanlar.
Diğer ocaklığın bacasına saklamıştı abimin tabancasını babam,
Hiç bakmayacaktık, o tarafa, Asker gelip de arama yaptığında…
Allah Allah! Nasıl birilerini gammazlardı ki adam olan adam.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, hepsi de asılacakmış
Mahir Çayan ve arkadaşları, Amerikalı kaçırmışlar, kurtarmak için
Bir komutan demiş; Yusuf Küpeli fare deliğine girse bulunacakmış.
Bizim köyün karşısında Ayvalıkoyak dalar, ihbarı yapılmış meğer
Dağ taş asker… Çocuklar yabancı gördünüz mü diyorlar bize
Bilmiyorlar mı ki… Babam ve abilerim, ispiyonculara pek söğer.
Kozan Ortaokulu, Eski Hastahanenin de ötesinde, uzaktı bize
Bir yeşil bisiklet almıştı babam… Son sınıfta üç dersten kaldık,
Düğünlerde halay, sigara, bira ve şarap, hakimdi gençliğimize.
Ayılıyorum dalgınlığımdan, Akdağ, Muratdağı arasındayım yine
Eylül havasından olmalı, bu hüznün ulan Yılgın Yağmur, hadi yak!
Üfür dumanını mazide kaybolanların üstüne, belki serinler sine.
Adanasız, 23.09.14 Yılgın Yağmur
...............
Kayıt Tarihi : 23.11.2014 07:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
DALDAN DALA ATLIYORUM HATIRALARDA Soğuktan, takırdarken çenemiz, Diz dize, omuz omuza, sımsıkı, Dizilirdik, ocak başında hepimiz… Olmazsa olmazım dı ana kucağı, baba ocağı, Bacılarım, gardaşlarım, yiğenlerim heyt beeeee! Ne kadar da çabuk geçiyor, bu ataşın sıcağı. Önün yanar, ardın donar… Dışarıda kuru ayaz Zeytin kütüğü varsa ocakta çatırdar ha çatırdar Babam “Anşam” türküsünü söylerdi avaz avaz. Keloğlan, köse, peri padişahının oğlu diye başlardı Biraz ısınınca mutfağımız… Çıt çıkaramazdık meraktan, Sanki yüreklerimiz, “Yaramaz”ın sapan’ındaki taşlardı. Hele bir de komşular doluşmuşsa, tıklım tıklımsa evimiz, Hamur yoğuruyorsa analarımız, kepeğe, una bulanırdık Hikâye, masal, bir dudağı yerde, bir dudağı gökte devimiz. Soba icat olmamıştı köyümüz de yetmiş’den önce, henüz Bibiler mani sıralar, emmiler’se askerlik palavraları ardından, Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, dere tepe düz. Bazan tedirginlikle fısıldanırdı… Hu çekerken basılmış filanlar, Anlayamazdım hu çekmek nedir, Neden basar ki jandarma, polis? Bazan da, filan oğlu filan koministmiş gibi, pek acayip ilanlar. Diğer Ocaklığın bacasına saklamıştı abimin tabancasını babam, Hiç bakmayacaktık o tarafa, Asker gelip de arama yaptığında… Allah Allah! Nasıl birilerini gammazlardı ki adam olan adam. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, asılacakmış Mahir Çayan ve arkadaşları Amerikalı kaçırmışlar kurtarmak için Bir komutan dedi; Yusuf Küpeli fare deliğine girse bulunacakmış. Bizim köyün karşısında Ayvalıkoyak da, ihbarı yapılmış meğer Dağ taş asker… Çocuklar yabancı gördünüz mü diyorlar bize Bilmiyorlar mı ki… Babam ve abilerim, ispiyonculara pek söğer. 23.09.14

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!