Dahil Olmayı Reddeden Bir Şiir

A. Ali Ural
39

ŞİİR


60

TAKİPÇİ

Dahil Olmayı Reddeden Bir Şiir

Tanrılığa soyunmaya kalktıklarına bakmayın, şairler de insandır ve çıplaklıklarıyla kalırlar. Her insan gibi evrenin küçük bir örneği olduklarını bilseler de numuneyi bütünün tamamıymış gibi göstererek işgal ettikleri yeri zihinlerde büyütmeye çalışırlar. Halbuki evrenin küçük bir örneği olmak onlara yapay sınırları fark ettirmeli, sonsuzluk yanında buharlaşan cılız çizgilerini tutamak yapmaktan alıkoymalıydı onları. Sırf üzerinde yürüdüğü için makine halısının dokuma halıya dönüşebileceğini sanmak ya da üzerinde yürüdüğü dokuma halının sıkı ilmeklerinin şiirlerinin sıkılığına, kök boyalarla canlanan renklerinin dizelerinin solmazlığına delalet ettiğini düşünmek bir cinnet değilse nedir?

Aynı zaman parçası farklı iklimleri doğurabileceği gibi, aynı iklimler farklı meyvelere annelik yapabilir. Bir şehre aynı gün iki mevsimin yolu düşer, belki daha fazlasının. Ve her mevsimden rengi, kokusu, tadı birbirinden farklı yüzlerce meyve fışkırır. Ancak ne kadar çabalarsa çabalasınlar elmalarla armutların toplanamayacağına inandıramaz öğretmenler. İşte bir kamyonun kasasında buluşmuştur armutlar ve elmalar; on yılda bir taşıt değiştirerek yol almışlar, her uğradıkları beldeye kucak kucak, düzeltiyorum; kuşak kuşak şiir dağıtmışlardır.

Bu nasıl bir kuşaktır ki hangi niyetle sarılırsa sarılsın beli sıkmaktadır. Yetmişli yılların mı, seksenli yılların mı, doksanlı yılların mı, yoksa iki binli yılların mı kuşağı ibrişimdir? Gelin de çıkın işin içinden. Ya da işin içine girerek terleyin. Her vadide şaşkın şaşkın dolaşarak, kâh “biçem+imge” olarak tanımlayın zamanınızı, kâh “biçem+mecaz”. Kâh yetmişle sekseni toplayıp ikiye bölün, kâh “vefa kuşağı”nı gökkuşağı gibi gerin göğünüze. Kâh siyasetten yana saf tutun, kâh özgürlükten. Kâh travmanızdan doğurun şiirinizi, kâh zevklerinizden. Kâh bir idealiniz olsun şiir idealinizi besleyen, kâh şiirinizi idealin memesinden kesin.

Tanrı, Körün Parmak Uçları ve Kuduz Aşısı 'nın şairini Arabistan çöllerinde korumaya almasaydı, beline seksenli yılların kuşağını saracaktı belki de. 1979'da kaderin hamlesiyle bir satranç taşı gibi binlerce kare atlatılarak kızgın kumlara sürülen bu genç şair, yedi yılını geçirdiği bu topraklarda “ne içinde olmuştu zamanın, ne de büsbütün dışında.” Bir kitap oluşturacak şiiri geride bırakarak geldiği bu yeni iklimde dört kitap oluşturacak şiiri defterlerine hapsetmiş, bir dostunun kendisinden habersiz Cahit Zarifoğlu'na gönderdiği Öfkeli Çocuklar şiirini Mavera 'da yayınlayan Zarifoğlu'ndan içinde “Sen de bir imza sahibi olacaksın! ”cümlesi bulunan bir mektup almıştı. 1982 yılında aralanan bu kapı inzivayı bitirebilirdi. Ancak kader buna izin vermedi. Çok sonra Zarifoğlu'nun bir mektubunda, “Senin yazı ve şiirlerinle ilgili olarak, maalesef, daima bir dizi aksaklıklar –saçmalıklar- oldu. Bağışla,” dediği aksilikler şairin aralanan kapıyı kendi elleriyle kapayıp yeniden kendi madeninin derinliklerine inmesine yol açtı. Mesela Ebru Teknesinde Bir Yeşil şiiri Mavera dergisinin kapağında yer alırken içinde yoktu. Yine Zarifoğlu'nun “Beğendim, önümüzdeki sayı yayınlıyoruz dediği “Aydınlık Şehir” başlıklı yazı sırra kadem basmıştı.

Burada önemle vurgulanması gereken husus 1998'de yayınladığı ilk şiir kitabı Körün Parmak Uçları 'na şairin Mavera'da yayınlanan Öfkeli Çocuklar şiiri de dahil, eski şiirlerinin hiçbirini koymayışıdır. Körün Parmak Uçları, şairin 1997 yılında çıkarmaya başladığı ve 22 sayı devam eden Merdiven Sanat döneminin meyvesidir. Bu kitabın yayınlanmayan beş kitabın kaidesi üzerine bina edildiğini bilmeyenler, bir ilk şiir kitabının nasıl olup da döneminin ve önceki dönemlerin imge yaralarından korunmuş olduğuna şaşırmışlar, Ali Ural şiirini bir eğilime dahil edememenin sıkıntısını yaşamışlardır.

Doğrusu bir eğilimden söz edebilmek, üzerine eğilinen bir ideali gerektirir. Kim nereye eğilmiştir de şair o eğilime dahil olma ihtiyacını hissedecektir! Evet, Stephen Spender'in “İnsanın ilâhî görevini yerine getirebilmek için elinden geleni yaptığına olan inancından daha kuvvetli bir inanç yoktur; zaten büyük şairlere de ilham veren bu inançtır. Bu inanç beraberinde yoğun tevazuu da getirir, çünkü kişi karar verenin kendisi olmadığını bilir.” sözleriyle ifade ettiği bir ideale ihtiyaç var. Yine onun bir düzyazı şiirindeki gibi şöyle yönelmelidir şair Allah'a: “Bana huzur ver, bana kuvvet ver, bana güven ver. Aydın güne ulaşmama, yüksek koltuğa, sade masaya ulaşmama izin ver ki, kelimeler denetimimde olsun, orada endişe altımı oymasın. Eğer bunlara ulaşamazsam kurtlara yem oldum demektir, oradan oraya, deneyimden deneyime sürüklenen huzursuz bir yaratık olurum. Kendi yaratma gücümün zengin ve derin doyumu ile yaşayabileceğim, yargı ve alçakgönüllülük ver ki bir hoşnutsuzluk veya haset ifadesi beni şüphelere sürüklemesin.”

Madem her şey söylenmiş, madem güneşin altında yeni bir şey yok, şairler sultanı Mevlâna'nın “ Yeni bir şey söylemek lazım! ” sözündeki YENİ nedir? İşte Kuduz Aşısı şairi bunu arıyor. Çağrışımların ve sezginin gücünü. Adına ferâset de denilebilecek bir algıyla okunabilecek, anlam ve ahenk katmanlarıyla çoğalıp yükselen bir şiiri. Bu şiir dahil olmayı reddediyor, geleneği değil. Geleneğin ateşiyle kaynattığı kara kazanında pişiriyor aşını. Reddedilme pahasına damakların alıştığı tatlara itibar etmiyor. Kalıcı olanı keşfetmenin ilhamla beraber yorucu yolculukları da gerektirdiğini biliyor. Şiirde tekrar etmenin “ahsen” olmadığını düşünüyor. Ancak hazmedilen bir besinin kana dönüşeceğinin bilinciyle yararlanıyor gelenekten. Sadeliğin şaşmaz gücünü bulabilmek için damıtıyor şiirini. Yontulmamış duygulardan vebadan kaçar gibi kaçıyor. Adına “arabesk” dediği tuzağın yuttuğu şairleri görüp “TEHLİKE” levhasını dikiyor. Velhasıl şöyle diyor Karabatak adlı şiirinde:

“bu homurtuyu ancak dik duran bir avcı çıkarabilir

bu belalı harcı kancalı bir gaga karabilir

şamandıralar kopmuş kim açılabilir

kapanan gökten zinciri bırak”

A. Ali Ural
Kayıt Tarihi : 26.2.2016 14:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

A. Ali Ural