Daha Deniz Daha Dağ Şiiri - Beşir Ayvazoğlu

Beşir Ayvazoğlu
4

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Daha Deniz Daha Dağ

I
Cözülüp masallarda örülmüs gür saclari
Esti daglarimizdan hür Akdeniz rüzgari
Bir bir uyandilar o tuzlu serinliklere
Gökten gürültülerle gökler indi yere
Atlar huysuzlandi köpürdü yeleleri
Ve kabaran sularin destan velveleleri
Eridikce zirvelerde daglar gibi kar
Parladi cifte su verilmis igri kiliclar
Kopup Ic Asya'dan nice binlerce atli
Nice binlerce yigit bastanbasa pusatli
Atildi günbatiya daha deniz daha dag

II
Gündogusundan cicekler getirdik daglarina
Ugrayip bir eski zaman sevdalarina
Geldik ve ''Tanri bir' dedik yüzgörümlügü
Seni gördük ey nigari rum cözüldü büyü
Tunc yüzlü kahramanlar bengisu kadehleri
Zafer musikileri ve raks titretti yeri
Günes sonsuz mes'ale birlesen dogu bati
Ve uyanan yeryüzüznde bir isik saltanati
Biz güzellik avcilari biz gök yolculari
Sen yeseresin diye sebil ettik sulari
Bir özge bahar oldu dirildi bir özge cag

III
Buda'yi birakirlar nirvanaya gömülmüs
Tao bir Cin gecesinde kisa süren düs
Ince fikirle Buda ince cizgilerle Cin
Ergec varir gercege düs gölgesi gercegin
Gelirlerse soyunur üryan olur gelirler
Kirarlar pultlerini kibleye yönelirler
Acilir bu boz daglarda binlerce lale
Haclar birer birer egilir döner hilale
Acilir tennureler döner döner acilir
Ve kalkar cümle perde uyanir ebedi sir
Sems erisir vakt erisir döner Mevlana

IV
Dikmis mogolca gözlerini bu güzel caga
Ölüm yesersin diye kin ekerler topraga
Nedir bu bahar ortasinda bu apansiz kar
Kimdir onlar ki bahcemi yagmalarlar
Bilmezler, birgün cicekler acar kardan
Birgün özlenen Leyla görünür uzaklardan
Serviler büyür kubbeler yükselir yine
Erisir bu topraklar masal zenginligine
Ve bir ogul dogar adi Istanbul olur
Azad ettigimiz kin sevdamiza kul olur
Kopup Anadolu'dan nice binlerce atli
Nice binlerce yigit bastanbasa pusatli
Atilir günbatiya daha deniz daha dag

Beşir Ayvazoğlu
Kayıt Tarihi : 2.2.2003 15:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ahmet Ayaz
    Ahmet Ayaz

    Kaleminizi kutluyorum

    Cevap Yaz
  • Mehmet Tamer Altıparmak
    Mehmet Tamer Altıparmak

    Kardeşim şiirde Nihal Atsız izleri gördüm.Tebrikler teşekkürler

    Cevap Yaz
  • George Lazarus Taşçılar
    George Lazarus Taşçılar

    ŞAHANE BİR ANLATIM...KUTLARIM..

    Cevap Yaz
  • Kemal Budak
    Kemal Budak

    Dünya

    Düşme aşka! Derinlikte yok eşi
    Ben düştüm de paramparça kırıldım
    Kalpte kormuş yare hasret ateşi
    Sönsün diye hayaline sarıldım

    Sorma bana kimdir, nedir, nereli...
    Sustu dilim ona gönül vereli
    İtmiş derler uzatılan her eli
    Bir an bana güldü sandım, vuruldum.

    Fark etmedim geçen baharı, güzü
    Karıştırır oldum gece, gündüzü
    Çıkmadı hiç aklımdan güzel yüzü
    Saat oldum, vuslatına kuruldum

    Konu komşu tez alıp da haberi
    Çıkıştılar “kimsin hele gel beri
    Onu sevmek haddine mi serseri? ”
    İşte böyle adım çıktı, yerildim

    Aldırmadım onca söze, azara
    Sevdasıyla gözüm her şeyden kara
    Fırsat bulup, hislerimi bir ara
    İlan edip ayağına serildim

    Kız demez mi “yılan soksun dilini
    Bu ne cüret! Çek gölgemden elini
    Sen kimsin ki buldun böyle gelini”
    Bu son sözle yamacından kürüldüm

    Sızladı gönlümün en derin yeri
    Soldu yüzüm, söndü gözümün feri
    Dört yanıma çivi olup sözleri
    Yüreğimden çarmıhlara gerildim

    Aylar geçti hiç geçmedi bu eza
    Var mı aşktan daha büyük bir ceza?
    Gördüğüme sordum bunu ha keza
    “Unut” diyen her ademe darıldım

    Duramadım daha fazla orada
    Ayrıldım dostlara ederek veda
    Ummanda bulup da ıssız bir ada
    Göç ettim, dört yanım suyla çevrildim

    Aklımda gözleri, bir çift mücevher!
    Gözleri, sineme saplanmış hançer!
    Gözleri, aşkımı gömdüğüm makber!
    İki ela közde yandım kavruldum

    Günlerce düşündüm her anı azap
    Bir gün özlem duydum, diğer gün gazap
    Sonunda ruhum ve bedenim harap
    Çaresizce bir köşeye kıvrıldım

    Nedendi bu sevgim, muhatap toksa?
    Kalplerde aşk hissi boşa mı yoksa?
    Kim layık, bu dev aşk, bir kıza çoksa?
    Ne yöne meyletsem düştüm devrildim

    Ve bir gün bilinen doğrular şaştı
    Aşk selim vuslatın setinden taştı
    Anladım, hasretim yari de aştı
    Sınırı geçmeye layık görüldüm

    Uzun bir gecenin sonu, o seher
    Gönül dehlizimde yandı bir fener
    Yıkıldı iç duvar, kalktı perdeler
    Tam ortadan hakikate yarıldım

    O an duyduğum ses: “Cevap var ama
    Gözlerinle ufku boşa tarama
    Maşuku hariçte, dışta arama
    O hep içindeydi” dedi, dirildim

    Doğruymuş! Bir ben var benden içeri
    Her nesneden gerçek, herkesten diri
    Gösteren, duyuran, anlatan biri
    Okşadı ruhumu, gayri duruldum

    Onunmuş bu gözler, bu dil de onun
    Onunmuş gönül, ruh... Şekil de onun
    Fail de, mef’ul de, fiil de onun
    Gördüm ki ulvi bir “El”ce derildim

    Binbir tür duyguyu ruha veren O
    Aşk denen zinciri kalbe seren O
    Kendine erene kadar geren O
    Zincire tutunup yerden doğruldum

    İlkin aşık etti fani Leyla’ya
    Aşk çölünde susuz, bıraktı yaya
    Gün gelip tuttu da Rahmani maya
    İlahi bir aşkla tekrar yoğruldum

    Bitince hayırın tuğyanla cengi
    Boyadı mat nefsi imanın rengi
    Bir huzur, bir haz ki yok eşi dengi
    Bazı kez vecd ile “Ben”den ayrıldım

    Ben bu ruh halinde safa sürerken
    Bir kız çıkageldi bir sabah erken
    Bu yüzü nerede görmüştüm derken,
    Hatırladım oydu, birden buruldum

    Ey güzel! Kapında az mı dilendim?
    Gölgene iz değse dizle silendim
    Reddettin de sözlerinle bilendim
    Bilendim, süngüden beter sivrildim

    Nefretinle kaçtım bu ıssız yurda
    Öğrettim kin neymiş yılana, kurda
    Ne keskin hınç varmış “aşkta gurur”da
    Taşlara vurdum da anca köreldim

    Şimdi neden döndün ey mağrur güzel?
    Bak senin peşinde hep yedi düvel
    Unuturken ağır olsa da bedel
    Bu ben başka eski benden sıyrıldım

    Dedi: “Dinle! Ben sözümün eriyim
    Ne şeytan ne melek ne de periyim
    Kim bana diz çökmüş, ondan beriyim
    Kim yüz çevirdiyse ona eğrildim”

    Aşkıyla zindandan kaçılan benim
    Uğruna savaşlar açılan benim
    Önüne servetler saçılan benim
    Maksudum ki istenmezsem erildim

    Kimine mevkiyim, kemendim şöhret
    Kimine kadınım, silahım şehvet
    Kimine kibirim, tetiğim servet
    Her bir nefse farklı tuzak örüldüm

    Sen beni yar bildin, gönlünü verdin
    İlla ki masum bir sevgiydi derdin
    Suretlerden kopup Asıl’a erdin
    Beni de kopardın, sana savruldum

    Sus ey kız! Ben ki bilmecede pirdim
    İlmimi herkesten geniş bilirdim
    Şimdi her sözünle buhrana girdim
    Kimsin sen, necisin? Cidden daraldım

    Dedi: Bilmeceyim, hem de cevabı
    Kah günahım, kahi takva sevabı
    İsmim çok da, sen kullan şu lakabı:
    “Dünya” Yüzyıllardır böyle çağrıldım

    Tarlayım, ektiğinle test ederim
    Hasadı mizanda derdest ederim
    Bire yediyüz verir mest ederim
    Yeter ki bileyim, hayra sürüldüm

    Zahirime kanıp sanma düz çayır
    Sinemde öbektir hem şer hem hayır
    Sök muzır otları, çiçekten ayır!
    Zira hem gül, hem zakkumla karıldım

    Beni kaftan değil, yola kilim bil
    Kulluk yokuşunda yetmiş milim bil
    Ebed sofrasında ince dilim bil
    “Dünya bir yol azığıdır” buyruldum

    Varım, beni var edeni bul diye
    Varsın, var edene ancak kul diye
    Kefeni giyip de birgün çul diye
    Son davete gitmek için girildim

    Toprağın altında kıymetin ne ki?
    Gübresin, toplasan yok yarım çeki
    Kopunca her uzvun bedenindeki
    “Ah! ” dersin “Dün tamdım, bugün seyreldim”

    Velhasıl gördüğün ne varsa fani
    Gün gelir kıyamet kopar da ani
    Yeni bir yurt kurar o büyük Bani
    Bakmışsın başka aleme evrildim

    O gün insan anlar sırları, gizi
    Kimi silmek ister sürdüğü izi
    Kimini taşımaz titreyen dizi
    Ben de defter olup elde dürüldüm

    Bana ne yazmışsan sorudur o gün
    “Gençliğin” sorunun zorudur o gün
    Her hatan cehennem korudur o gün
    Her sayfadan, her satırdan soruldum

    Öğüdüm: Ömrünü kul gibi yaşa
    Tutmazsan, kölemsin olsan da paşa
    Tutarsan mahşerde geçersin başa
    Bakmışsın köşküne gelin verildim

    Fakir bu şiire pek emek verdi
    Biraz dertleşmekti yegane derdi
    Kırk kıtada kelam kemale erdi
    Ersin artık zira epey yoruldum

    Kemal Budak

    Sizin de jüri üyesi olduğunuz şiir yarışmasına gönderdiğm yukarıdaki şiirimin mansiyon dahi alamadığını görüyorum. Acaba sizi, şairliğinizi ve şiirlerinizi çok mu aştı?

    Cevap Yaz
  • Erdoğan Vural
    Erdoğan Vural

    Yaradılışta ki lütfa şükrü sevgi ve saygının en anlamlı anlatımıyla yiğitliği güzelleyen insan olmanın erdeminin yüceliğinin esini şiirinizi tebrik eder,esenlikler dilerim..Erdoğan Vural

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Beşir Ayvazoğlu