Daha Çok Küçüğüm Tut Elimi Anne…Eskiye Ö ...

Ali Orhan Günaydın
138

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Daha Çok Küçüğüm Tut Elimi Anne…Eskiye Özlem 2

Tut elimi anne… sımsıkı tut! sakın bırakma…
Korkularım hiç peşimi bırakmıyor karabasan gibi baksana…
Çok hastayım anne koysana elini bir daha başıma…
Koy hadi n’olur sarıl yavruna, oku yine o dua’dan bana…

Hatırlar mısın? Anne…
Küçükken sürekli ayaklarım ağrırdı…
Dayanamazdım ya gözümden de hep yaşlar akardı…
Sen… eski evimizde ki kuzinede ısıttığın tuğlaları koyardın ağrıyan ayağıma…
Sanki kaybolup gider,hiç bir şeyde kalmazdı ağrılarımdan o dakka…
Şefkatli sesin bile yeterdi acımı dindirmek için aslında…
Hep yanımda ol anne! sakın gitme…
Söyle sensiz ne yapar yavrun bu yaban ellerde…

Anne… Bugün Cuma…
Öğretmen sınıfta bakar hadi kessene şu uzayan tırnaklarımı…
Kahvaltımı da bitirdim… Bak temizledim bile tabağımı…
Okusana anne benim için, bir kez daha şu “annem” ilahisini…
Sen okuyunca nede güzel oluyor bu ilahi…
Okuldan sonra sınıf maçımız var gecikirsem merak etme…
Söz… en geç akşam ezanı okunurken,yerler mühürlenmeden gelirim eve…

Ablam eve geldi mi? odasında mı? ...
Ya Babam…sinirli mi? yoksa eh işte mi? ...
Para istediler okuldan yine… Nasıl diyeceğim Babama para diye…
Biliyorum önce kızar ama…
Mahcup etmez çocuklarını asla… Cüzdanı bomboş… Cebi delik-deşik bile olsa…

Anneee… “patates kızartmasıyla bide köfte yapsan”…
Ablamda niye hep bana söyletir ki bunları hiç anlamam…
-Annem seni kırmaz, sen söylersen yapar öyle diyor ablam…

Offf yaa! sabah erkenden bağa gidecekmişiz…
Bağda biraz iş varmış hem de piknik yapıp eğlenecekmişiz…
Allah’ım bi araba parası nasip etse de şu bağa gitme işi de işkenceden zevke dönse…
Ne güzeldi değil mi anne? eskiden…
Hep beraber olurduk, çoluk- çocuk, büyük –küçük… amcamlarla bile gelirdik bu bağa…
Ağaçlardaki meyvelerin tadı, öten kuşların sesi bile bir başka olurdu o zamanlarda…
Dedem… ne zaman Hakk’a yürüdü...
Sanki, sihirli kötü bir el… bütün neşemizi aldı götürdü…
Ne bağa gelmelerin ne de bayramların bir zevki kaldı artık…
Hem… Dedem... biraz daha bizimle oynamadan niye? hiç dönmemecesine buralardan göçtü…

Ağabeyim soruyor mu anne? ...
Kirazlar çiçek açtı mı? ...ya da Çavuş üzümleri ne âlemde? diye…
Kirazlar, çiçek açalı çok oldu değil mi? anne …kızarıp tatlandılar bile…
Çavuş üzümleri de daha da azalıyor her geçen sene…
O gurbette… Biz memlekette…
Bu hayat ne zamana kadar gidecek böyle anne? …

Biz mi? hayata küstük..Hayat mı bize sırt çevirdi bilmem…
Neden? büyüdükçe hayattan zevk alamıyor insan anne…

Heem… büyümek istediği mi de kim söyledi ki…
Zaman nasıl geçerse geçsin... Bana ne, ben küçüğüm yine de…

Çocukluğumu geri istiyorum ben anne…
Doyasıya hayatı baştan yaşamak…
Dedemle pencerenin önünde oturup “tahmincilik” oynamak…
Babamın işe giderken peşinden koşup “-Baba beni de götür” diye ağlamak…
Kepir pınarında saatlerce sıraya girip akşam çayı için testilere su doldurmak…
Çıkmaz sokağın girişinde durup okuldan gelen öğrencileri seyretmek, ablamın çantasını taşımak…
Sabah’ın kör saatinde bile erkenden kalkıp bağ yollarına düşüp, üzüm toplamak…
Ağabeyimin yatılı okuldan gelmesini beklerken sabırsızlanmak, yerinde hiç mi hiç duramamak…
Karşı komşumuz Atiye yengeyle yarım yamalak konuşarak ona “öçbelik” yapmak…
Oynarken düşmek, “uf” olan ayağımın acısını sana koşup sarılarak unutmak…
Uyuyormuş rolü yapıp ablamın gerçek sevgisini bir kez daha uyumadan önce duymak…
Bakkal Yetim’e gitmek, ekmek’ten artan paraya kutu içinde satılan gofretlerden almak…
O gofretleri oturup kaldırıma, katlarını tek tek ayırıp, yavaş yavaş yemek, gofret yemenin tadını doyasıya çıkarmak…
Patlayan plastik topum için oturup yine ağlamak, kumbaraya para biriktirip,gidip mahalle bakkalın’dan yeniden o top’tan almak…
Babamın benim için kızak yapmasını seyretmek, çocuk olmanın dokunulmazlığıyla saatlerce sokaklarda o kızakla kaymak…
Akşam bitkin düşüp geç vakitte ertesi günün ödevini hatırlamak, ablamın zorla ödevimi yapmasını sağlamak için uğraşmak, yalvarmak, ağlamak…
Eve geldiğimde kapıda yabancı bir ayakkabı görüp, dedem mi? acaba diye heyecanlanmak…
Türk filmlerinin olduğu günleri sabırsızlıkla beklemek, filmle birlikte gülmek hatta ağlamak…
Daracık, taşlı sokaklardan yürüyüp misafirliğe gitmek, evin çocuklarıyla “elim elin üstün de” diye oyunlar oynamak…
Halıların üstündeki çizgileri yol yapıp “arabacılık”, sandalye’lere ters binip “atçılık” oynamak…
Sonra yorgun düşüp uyuya kalmak, Babamın kucağında eve doğru yol almak…
Başucumda seni üstümü örterken tekrar görmek ve senin o görüntünle öylece, huzurla uykuya dalmak…

Anne, ben…
Çocukluğumu son kez yaşamak …
Doyasıya,dolu-dolu yaşamak istiyorum…

Hem… ne olursa olsun…
Zaman... bütün acımasızlığıyla yüzüme de vursa,ben senin küçüğün değil miyim? anne…

21/06/2004

Zile

Ali Orhan Günaydın

Ali Orhan Günaydın
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 20:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Anne'ye,eskiye,çocukluğa özlemi anlatan bir şiirdir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İrfan Yılmaz
    İrfan Yılmaz


    Sevgili kardeşim : Ali Orhan Günaydın

    İnsan gözünün dünyada görebildiği tek melek olan ANNE konulu şiir için teşekkürlerimi sunuyorum, lütfen kabul buyurunuz.

    Konu kutsal olduğu için Annelere şiir yazarken duygu fırtınasına yakalanmamak elbette mümkün değildir. Bu yoğun his tufanı içinde sayısız şiirler yazıldı ve dünya durdukça yazılmaya devam edecektir. Ancak hepimizin ortak bir görüş etrafında bütünleştiren bir gerçek vardır: O da şudur:

    O kusursuz meleği eksiksiz anlatabilecek bir şiiri, ne bizden öncekiler yazabildi, ne biz yazabiliyoruz, ne de bizden sonrakiler yazabilecekler... Bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Bu gerçeği bile bile, bu kutsal konu için eline kalem alan her kardeşimi tebrik ediyor sonsuz başarılar dileklerim ile o kalemi elinize almanızı ve bu şiirin yazılmasını sağlayan annenizin (inşallah şu an hayatta ise) mübarek ellerinden sevgi ve saygı ile öpüyorum.

    Hakk'ın rahmetine kavuşan annelerimizin elini ise şu anda bizim yerimize zaten melekler öpüyor.

    Öncelikle böyle kutsal bir konuya ilgi çekmek için şiir yarışması düzenlediği için: http://www.antoloji.com sitemize ve Ümraniye Belediyesi Başkanlığına teşekkür ediyor ve şükranlarımı sunuyorum. Bu organizasyona emeği geçen bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum.
    Benim gönlümdeki duygu: Anneler üzerine yazılmış her şiir zaten birinciliği daha yazılırken kazanmış bir şiirdir.

    Bu yarışmada görev alan jüri üyelerine başarılar diliyorum.

    Ben bu organizasyondan, http://www.antoloji.com'un alnının akı ile çıkacağına, Jürideki sayın üyelerin bu konuda en titiz bir şekilde görev yapacakları inancını taşıyorum.

    Birkaç konudaki düşüncelerimi belirttikten sonra bu şiiriniz için yorumum:

    ANNE konusunda yazılan her şiir daha yazılırken birinciliği hakketmiştir.
    Beğenerek ve saygı duyarak okuduğum bir şiir olmuş. Başarılarınız daim olsun.

    Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olması dileklerimi sayfanıza bırakıyorum..

    İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ.


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ali Orhan Günaydın