Dağları dinliyorum.
Ilık, ılık esen bir yelin sesinden
Bir taraftan usul, usul saçlarımı okşuyor
Bir taraftan üzülme diyor,
O yel,
Eğilmiş de, sol kulağıma.
Diyor ki!
Bak o dağların kokusunu getirdim sana…
Sonra kekiklerin, papatyaların kokusu koklatıyor,
Ve şikâyet ediyor,
İzinsiz toplayan köy kızlarını bana.
Dağları dinliyorum,
Ilık, ılık esen bahar yelinin sesinden
Birer, birer, ne var ne yok dağları anlatıyor bana.
Diyor ki!
Bak bahar geldi, dağlarına.
Sular çoğaldı, pınarlar dersen coştu.
Kıl çadırlar kuruldu,
Koyun kuzu keçi dünden çıktı yaylalarına.
Ve çobanların çaldığı kaval seslerini,
Dinletiyor o yel eğilmiş de sol kulağıma.
Dağları dinliyorum,
Ilık, ılık esen bahar yelinin sesinden
Dinliyorum her bir dağın efsanesini dağların.
Gülbaharın Memosunu,
Ağrı dağının zirvesinde yanan, şu ateşinin hikâyesini.
Ve bir boş beşiğe ağlayan,
Yörük anasının, oba beyinin öyküsünü
Bir de, Olympos’ta tanrıların unutulmaz efsanesini;
Ilık, ılık sen bir bahar yeli,
Anlatıyor eğilmiş, ne varsa sol kulağıma.
13 Nisan 2013
Antalya.
Kayıt Tarihi : 13.4.2013 12:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!