Selam verdiğim bir sabah vakti
Henüz oyuna çıkmayan çocukların bağırtılarını duymadan daha
Koşmaya hazır bir bacak taşımıyorum
Tükenemeyen yollarını sonunu görür gibi
Sorgulanmadan geçecek bir günün mutluluğunu bilmek istiyorum
Güneşin kavruk çocuklarını tanıyorum ben
Avuçlarındaki taşları saydım
Meta Sute’nin kovalayamadıklarını bilirim ben
Şakıro’nun türkülerini dinleyerek büyüdü onlar
Her yeni güne eski ve yırtık kazakları ile başladılar
En çok dağları bilirler
En çok da vurulmayı esmer tenli Kürt kızlarına
Bir de vuruşmayı düşman bildikleri ile
Rüzgara tutulmuş bir puşinin serinliğine sarılırlar
Sarmaş dolaş olmayı zaferden sonra hatırlarlar
Biri aşkını söylemeye görsün
İdam saati kurulur dağlara
İnlemeyi bile onursuzluktan soyarlar
Kurşuna gelen yerleri şerefleridir
Bu bir dağ hikayesidir
Halaya durmuş bir avuç yürektir
Bir minik yürekte çarpar
Bir koca isyandır aleme
Elini ateşe sarmaktır
Kimseye değil şehre isyandır
Şaşı bakan gözlere acı manzaralar sunarlar
Şehre bakmaz gözleri
Şeytanın vazgeçtikleridir
Günahın değil
Güneşin kavruk çocuklarıdır onlar
Kayıt Tarihi : 26.8.2005 19:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
gözlerienden tanırım...
saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (1)