Dağlarca’dan öğrendiğim bir şey var
Yazdın mı, yoğunluğuna yazacaksın bir şeyi
Şiirin bitkin kalmalı yazılmaktan
Sen bitkin düşmelisin yazmaktan bir dizeyi
Şair saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, şiirle karışmaktır
Kopmaz bağlar kurmaktır evrenle
Karıştın mı tüm varlığınla karışacaksın doğaya
Şiire tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzattın mı bir kez çocukluğu “Kuş Ayak”
Bir öğle uykusu gibi, bir yaprak gibi, bir masal gibi dinleneceksin
Şair bütün iyi şiirleri okumalı alabildiğine
Hem de tüm benliği dizelerle, imgelerle dolarcasına
Şair kuşlama uçmalı sonsuzluğuna evrenin
Bir şiirden zümrüt bir yaşama dalarcasına
Uzak şiirler çekmeli seni, tanımadığın şairler
Bütün şiirleri okumak, bütün şiirleri yazmak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir dize yazmanın mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi, olgunlaştırır şiiri
Şiirin karışmalı doğanın büyük devinimine
Yaşamalı içinde şiirin büyük hayvanı
Dağlarca’dan öğrendiğim bir şey var:
Yazdın mı sonsuzluğun şiirini yazacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü sözcük dediğimiz şey, şiire sunulmuş bir armağandır
Ve şiir, sunulmuş bir armağandır insana
Cumhuriyet, 15 Ekim 2009
Haydar ErgülenKayıt Tarihi : 17.11.2016 15:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!