Dağlara sis çöktü.
Biliyorum, o sisin altında
İnce bir beyazlık var.
Ve çok değil
bir hafta, On gün sonra
açtığımda kapımı
Bembeyaz bir ölüm yalayacak ayaklarımı.
Kış;
yalnızların mevsimi değil derdin ya hani;
Olduğun yer gül-i gülistan mı ?
Bir gönül sustumu diğerine kar yağarmış
Seninki yaz bahar mı ?
Arada bir Lütfi geliyor.
Geçen mektubunu getirdi.
Geçen dediysem, epey oldu.
Artık günleri saymıyorum.
Saydıkça
kışa daha çok yaklaşıyorum.
Epeydir Lütfi’de gelmiyor.
Havalar iyice soğudu.
Kışın insan bir başka üşüyor sanki.
Geçen şömineyi yaktım.
Nasıl oldu bilmiyorum,
Sanki arkamdaydın .
Nefes alışlarını duyuyordum.
İçimden bir şeyler koptu.
Korktum arkama dönmekten
Dönsem; kaybolacaktın.
Biliyordum.
Yemek yaptım sonra
Bir baktım masada iki tabak.
"Oysa İrfan masa da yemez ki."
İrfan; Sarmanın oğlu
Ona "İrfan" adını taktım.
İrfan diye seslenince
Ev doluyor sanki.
SONRA ÇAY YAPTIM
BİR BAKTIM SEHPADA İKİ BARDAK
OYSA İRFAN....
DAĞLARA SİS ÇÖKTÜ İRFAN
DAĞLARA SİS ÇÖKTÜ
Kayıt Tarihi : 11.4.2020 23:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Okurken yaşanıyor şiir..
Saygı ve selamlar
yanımdan geçen gölge
peşine düştüğüm ses
bakmadan bahçelere
yükü kömür karası
dalları yorgun söğüt
elleri yaşamın terli yolu
dağlar karanlık
söz suskun
baş ucunda yalnızlık
Susana çoktan yağmış.............................
TÜM YORUMLAR (4)