Her gün amaçsız oturduğum masanın başından,
Kaldırıp kafamı dışarıya bakmam
Neden bu kadar uzun sürdü bilmiyorum.
Belki de
Yeterince hüzün demetlerinin
Doldurması gerekiyordu gönlümü,
Fark etmem için dağları...
Bu gün buna ne sebep oldu
Bunu da açıkçası bilmiyorum ya...
Belki radyoda tıngırdayıp duran ezgilerdeki
Bir iki küçük notaydı,
Belki tam karşıdaki bahçede koşuşturup duran çocukların coşkusu..
Belki de bendim
Ya da sadece ben ve içimde ki sendin sebep…
Ayıklamak istedim hislerimi
Ve ayırıp atmak istedim seni
Bugün tek, tek düşünmek neden zor.
Hatta imkânsız bu gün bana her şey...
İşte o ya da bu önemli değil neden,
Kafamı kaldırıp baktım dışarılara..
Önce sadece baktım uzun,uzun,
Sonra görmeye başladım...
Neyi mi? ...
Beni, benim dediğim şeyleri,
Ve en önemlisi…
Benim dışımda olup ta üzerime yapışan şeyleri...
Prangalarımdaki zincirleri saydım tek, tek
Hükümlerimi okudum birer, birer...
Düşündüm,
Hissettim sonuna kadar iliklerimde…
Ölümü kabul ederek geldiyse şu dünyaya,
Yaşamayı da göze almalı insan...
Ölümü yarı ölü misali beklemektense,
Meydan okumalı yaşamalı...
Ayakta kalmalı direnmeli…
Bugün nefes almayı yeniden öğrendim
Evet bu gün;
Gülmeyi,
Yürümeyi,
Konuşmayı,
Ağlamayı..
Hatta sevmeyi..
Evet yeniden, yeniden öğrendim acı çekmeyi...
En önemlisi acılarımı da sevmeyi...
Yaşadığım her andan anılar dolaşırken aklımda
Kaybolup gitti yaşadıklarım gülen gözlerimde...
Evet sadece küçük fısıltılar şimdi kulağımda
Bugün daldım gittim dağlara..
Bugün kulak verdim onlara...
Ben hiç bakmamıştım onlara daha önce
Sırtımı dönmüşüm…
Ama onlar sessiz dimdik izlemişlerdi ben
Kayıt Tarihi : 13.7.2013 12:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!