Neden mahzunsunuz hey ulu dağlar?
Bulutlar üstünde seriniz yok mu?
Kiminiz hüzünlü, kiminiz ağlar,
Kafdağı denilen piriniz yok mu?
Aslınız alevdi asırlar önce,
Tanrının izniyle soğudu anca,
İçerdeki cevher cuşa gelince,
Öfkeyle püsküren narınız yok mu?
Hira’da Muhammed görevi aldı,
Şavkından ümmeti nur ile doldu,
Musa hikmet ile Mevla’yı buldu,
Tecelli makamı Tur’unuz yok mu?
Her yanınız şebnemlerle ıslanır,
Doğan güneş gelir, size yaslanır,
İlkbaharda eteğiniz süslenir,
Al, yeşil yanında morunuz yok mu?
Göz gözü görmezken tipide, karda,
Güzellikler vardır bir başka yerde,
Şifa olsun diye çeşitli derde,
Suları kaynatan korunuz yok mu?
Birinizin ucu birine ekli,
Bilmem mazinizde ne sırlar saklı,
Alırdı narası başlardan aklı,
Köroğlu denilen eriniz yok mu?
Yamaçlar açarken gülzar misali,
Görülmeye değer zirvenin hali,
Rüzgarla savrulan duvak emsali,
Kar üstüne yağan karınız yok mu?
Kayıt Tarihi : 17.4.2009 23:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!