dağıtmak.
başbakan dağıtıyor. bakan dağıtıyor. bir ülke düşünün ki, bakan ve başbakanı dağıtıyor. peki bunlar ne dağıtır. niye dağıtır. bu adamların görevi dağıtmak mıdır.? bu dağıtmanın maliyeti ve bu dağıtmaların boyutu nedir.? hem bu dağıtmalar yasal mıdır. eğer bu ülke bir hukuk devleti ise, bakanın, başbakanın dağıtıklarının yasal bir çerçeveye oturtulması gerekmez mi.? bir bakan düşünün ki cebinden çıkardığı tomar tomar 50 tl'lik banknotları, adam başı bir adet olmak üzre yanındaki gölgelerine dağıttırmak ta, camii önünde önüne çıkan hasta bir yurttaşa cebinden para çıkarıp vermek gibi bir ilahlığa soyunmakta "daha ne istiyorsun" diye de parayı kabullenmeyen onurlu vatandaşın davranışını da anlamamakta, hayretler içinde kendi onursuzluğunu vatandaşa bulaştıramamanın sıkıntısını suratının her mimiğine yansıtmaktan çekinmemekte. bir başbakan ki, avuçlarına aldığı bir kutuyu köpeklere yem atar gibi vatandaşların üstüne üstüne atmakta... bunu anlamak bir yana, buna bir anlam kazandırmak o kadar zor ki. bu ülke insanları ki (Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşı) hak etmedikleri değere değer bile vermezken, bu ülke insanlarını dilenci haline sokmak ve bunu pervasızca haberlere servis etmek ne büyük bir edepsizliktir. ülke tarımını bile bile yok edenler, emperyalizme enteğre olmuş ahlaksız sermaye ile ülkenin tüm kaynaklarını dış güçlere peşkeş çekmekten kaçınmamakta, bunun uygulana bilirliğini sağlamak için 1970'li yıllardan beri eğitim modelleri gittikçe kalitesiz leştirilerek, burada da toplumu sömürme ve bireyi kişiliksizleştirme politikaları uygulanmaktadır. ve de ne yazık ki bunda da, bu vatana ihanetle görevli (vatansız) hainler başarılı bir grafik sergilemekte. bir cumhurbaşkanı düşünün ki, "ben ne yapa bilirim" diyor.
denecek bi şey kalmadı.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.