Dağınıklığın Şıklığındayım Sen Giderken

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Dağınıklığın Şıklığındayım Sen Giderken

Bırak dağınık kalsın,dağılmış her umudumun su tasasını... Dağınıklık keldi. Toplanmışlık lal oyuştu. Alışmıştı dağınıklığa da. Eskiden olsa bu dağınıklık onun ruhunda derin hasarlara sebep olurdu. Oysa şimdi gözünün tekiyle bakıyordu etrafa. Diğer gözünü ise kapatmıştı bir türlü anlayamadığı dünyaya.
Bilinir bilinmez bir şarkının içinde anlatılırdı her şeyimiz.
Suskunluğunun türküsünü çaldı senden çalınan ömürden.
Koptuk ve dağıldık hasretin bağlarında. Sana dönmenin tellerinde çalındı ruhsuzluğum. Ben ne benim ne senden bir yeni genim.
Giderken durduramadım duruşlarındaki her tılsımı. Tütsülenmiş bakışlarını aldım sakladım aksakallı ummalarıma.
Durdurmaya elin, elim, ellerimiz, kalem ve alem olmadı.Kaderin teğetine sarıldık,ayırdı biz ekvator.
Eğitemedim çocuk kalmış kalışlarını, benli devleşen önyargılarının törpüleyemedim. Ben aslıyım ben olura olurum.

Giderken durdurmalıydın adım atışlarını,susturmalıydın kalp atışlarını.
Durdurmaya gücü hücümü yetmedi. Yetimdin, yitik gidişlerin gitkalıydın.Gidişlerinde beslenirdi ayrılık kirpileri.Beni yılan eyledin ayrılık sürüncelerinde.İnsan isterse yolları aşıyor, gönül kapının eşiğini kapattım. Geldiğim gibi beyaz gidemedin, karalarını giyerek gittin. Geldiğin gibi bakamadım gidişine,daha arkana hiç bakamadım.
Sen, bildiğim sen değilsin ki bildiğim benden çıkıp gittin. Gelişmelere suskun suluklarını unuttun.Bir umudun son aşkıydık.
Şimdi ayrılık, yolunu şaşırmış bir deniz kaplumbağası gibi çakıl taşlarıma koştular.Yerin orası mı? Yarin orası mı? Bensiz her yer sana huzur sunakları mı seriyor.Hangi gözbebeği,bensiz bebekliğine kitabe.
Şimdi sen, saklanmış tüm saklanmışlığım ince sızılarına tümleniyorsun.
Şimdi biz, çellodan çalınmış iki nota gibi helal olsunları besteliyoruz.
Yokları ve eskimiş eskiler süslüyor ayrıksılarımız.Dilsiz ama mutsuz gelmelerimiz büyür içimizde.
Gidiş kapısının eşiğinde erişemediklerimiz kaldı.Dışarı attın kalışları,içerde tutamadım tutuluşlarımızı.Sesimi gidişlere yetim bırakmayacaktın.Sözlere değil özlere hayran bırakmalıydın sözsüz bakışlarınla.
Şimdi, kaldır gözlerini gittiğin güne kapanmış kara gecenin göğünü izle.
Ortada bırakılmış emellerimin yıldızların saklanışı izle.Kuyruk yıldız çıkmayı bekliyoruz.Yani yeni bir kıyamet ancak bizi buluşturur.
Yerinde olmayan koltuğun kavuşmalarınını,başını koymadığın yastığı umutlarımı, masada unutulmuş bardak susuzuluğumu sensiz kılıyor. Yerine konmamış bir çift terlik aslında onun ruhunun dağınıklıklarıydı. Başını koyduğum ama uykunun kendisini terk ettiği yastık yalnız olduğuma kanıt olacaktı. Birbirinden ayrı düşmüş bir çift terlik ise hayatının özeti gibiydi. O da öylece kalmalıydı.

Dağınıktı evim,kalbim,yüzüm, saçlarım hatta cebim. Masadaki bardak, yerdeki terlik,dolaptaki yiyecekler. Dirhem dirhem yitirdiğim her şey dağınıktı. Her geçen gün penceremde uçamayan sen güvercinleri.
Bütün gece hani süslendiğin aynanın karşısında kendi kendimle konuşmaktan sıkıldım. Son konuşmamım erişim sitelerine koydum izle gör cemelimi.Konuşmadığı zamanlarda ağıtlarımı törpülüyor gecem. Geceyi seviyordum. Sensizliğin karasını gösteriyorlardı.

Gelgitleri gün geçtikçe gelmelerin yakamoz besliyordu. Nasıl olmasındı ki. Evin dağınıklını toplasa da kalbi ha denince toplanacak türden değildi. Tuzla buz edilmişti son zamanları zamlanmıştı.Evi toplamak için bütün bir ömür susmak gerekir mi ki. Sussam susam sokağımda yeniden çocukça koşar mısın ki?
Sussam da o sustukça taşardı gönlümden duygular, bedeninden sıkıntılar, ruhundan daralmalar. Hepten dağılmaktan korkuyordum.Psikiyatr derinlikler perde olmuştu ruh halime. Bir daha derli toplu bir ben sevememekten Yine de dilim dilim bölünüyor, dirhem dirhem dağılıyordum dağ başı dumansız,amansız sensizliğe.

Bırakılmışın girdabına kaptırmışım.Merdanesine giyotinler bağlayan gidişlerin hızına sahipsiz umutlar bağladım.Bağlarım bağ bağ bağlı.Kalın hesaplarımı kesemez sensizlik.

Bir gidişi yazdım gelişini yazamadım. Yazmaya giderken kendimden sensizlikten geçmişim.Geçmiş anlarımın günü geçmiş.Hak mahrumiyetlerim bitmiş sevda güncelerinde.Arkama dönüp baktım ki her şey sensiz dağınık kalmış.Artık çok geç,sensizliği toparlamaya.Biraz dağıtmaya şık giyinmiştim.Yok iyi gitmemiş, yok bir gömlek fazla dedi aşk.Oysa sensizliğin tüm şıklarında sensizliğin şıklığı beni ele veriyordu.Kimi sevsem sensizliğimin şıklığını anlatırdı.Ütüsüz bıraktığın tutkularım buruşmadı; ama yanımda bir sen olursan dağınıklığı bitecek bilesin.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 26.1.2009 20:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan