Dağınık günlerim. Gecelerin sonu yok, dipsiz kuyu gibi sürekli düşüyorum. Düştüğüm yerde batıyor tenime çakıl taşları, cam kırıkları, dikenler. Kan revan her yanım.
Öyle soyut bir karmaşa ki beynimi ele geçiren yalan desem değil gerçeğe dokunuyor, gerçek hiç değil baştan başa oyun kokuyor. Delirant bir durum içindeyim. Üç gün, üç gece göz tavanda, yaşların hızı her önüne takılanı dağıtıyor.
Sahip olduğumu sandığım her şey insafsızca çekip gidiyor. Gülümsemeler ekşi. İnandıkların direnmeye çalışıyor bir şey neye bilmiyor sanki. Gök iniyor tepeme sonra, elimden kayıyor bir sıcak kahve bardağı acıyamıyorum. Donuyor her şey, kalbim sanki dünyanın ortasında atıyor, herkes duyuyor da sevgili dediğin değersiz bir nesne halinde duymuyor.
Kendi içimde olup bitenleri yakalayamıyorum şimdi. Akıl oyuna yenildi yenilecek. Yalan diyor gözünün bebeğine inandığın ve içini çize çize sürüdüğü yüreğiyle sevgili, oysa dilim bile varmıyor şimdi sevgi içine alan kelimelere.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Sevgili Gözde Hatipoğlu...
Çok güzel yazıyorsun ve iyi bir kalem olduğuna inanıyorum..Yazılarının içinde okuyucularının kaybolduğunu ve içindeki duygu yoğunluğunun okuyucularını da etkilediğini düşünüyorum..
Seni yürekten kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum...
Sevgilerimle
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta