Ahşaptan yorgun bir barakayım,
dağların sessiz ucunda.
Dallar dolanır etrafıma,
sarmaşık bir kader gibi.
Kapım kilitsiz durur;
yarı aralık, yarı bekleyiş.
Tahtalarım dökülür,
kopmuş anı parçaları misali.
Bacamda tütmez duman;
yalnızlığın izleri yükselir.
Pencerelerim kırık gözlüklerdir;
görmez artık, sadece hatırlar.
Odalarımda eşya değil,
zamanın küflenmiş nefesi kalır.
Kahkahalar çok eskidir;
duvarlarda sessiz bir yankı şimdi.
Hüzünse çoktan uçmuştur;
rüzgârın kanadına gizlenerek.
Bahçemde arsız otlar büyür;
sahipsizliğin mühürlü işareti gibi.
Ağaçlarım meyve vermez artık;
kuşlar bile uğramaz dallarıma.
Ben, adını unutan bir kulübeyim;
terkedilişin soğuk nefesiyle yaşarım.
Yıkılmaya yüz tutmuş bedenimle
yine de direnirim.
Dağ başında tek başıma durur,
geleceğe sessizce selam veririm.
Bilirim:
Yıkılma ihtimalinin ucunda bile
nöbetteyim hâlâ.
Sessiz çığlıklarım yükselir göğe
kopuk bir fısıltı gibi…
Ve
yankılanır dağlarda.
Mesut Yüksel
Kayıt Tarihi : 6.12.2025 23:20:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!