Dağda Kimlik Sorulmazdı

Rüstem Badıllı 3
287

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Dağda Kimlik Sorulmazdı

Kimlik sorulmazdı dağda,
rüzgâr hangi halktandı,
yağmur hangi millettendi ki?
Bir bulutun soyunu sorgulayan,
düşer mi toprağa insafla?

Bize kimliğimizi,
jandarma sorar,
mahkeme yazar,
mezar taşımız fısıldar.
İçimizdeki devlet, hâlâ dışımızda kurulmadı.
Üzerimize çökmeden önce tanklar,
göğsümüze çöküyordu harita cetvelleri.

Bak,
buralar bir zamanlar göğün düşlerine evdi,
şimdi helikopter pervanelerinde
çiçeklerin isimleri öğütülüyor.

Çocukken anlamadım,
neden dağlarda elma yoktu da
hep pusudaydı kartallar?
Neden bir soba başında ısınmak,
bir dilin yasını tutmak kadar tehlikeliydi?

Ana dediğim,
iki dilli susardı.
Bir diliyle ekmek isterdi pazardan,
öbür diliyle göğsüne bastırırdı ölüleri.

---

Yokuş aşağı inen her yol,
bir mezarlığa çıkar bizde.
Ya da sürgüne.
Pasaportlarımızı saklarken,
kendi adımızdan utanmak öğretildi bize.
Ama biz,
her sabah yeni bir ülkeye doğduk.
Her gece başka bir kimlikte öldük.

Köylerimiz yakıldığında,
tandır taşları ağladı,
bulgur kaynayan kazanlar sustu,
kırlangıçlar bile göç rotasını unuttu.
Ve biz hâlâ sorduğumuz yerdeyiz:
Rüzgâr hangi halktandı?

---

Bir halkı tanımak istiyorsan,
yasakladıkları şarkılara kulak ver.
Yas tutuşuna,
ve kadınların gözyaşı tarifine.

Biz,
acıdan harita yaptık.
Sürgünden şehir,
yokluktan kültür,
terk edilişten destan kurduk.

Şimdi biri çıksa dese:
"Nerelisiniz?"
Cevabım hazır:
Ben yurdunu sırtında taşıyanlardanım.
Ben, dağda kimlik sorulmayanlardanım.
Ben, sesi yakılanların yankısıyım.
Ben, yasakta çoğalan bir halkım —
ama siz kimsiniz?

Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 19.6.2025 01:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!