Bugün sizlerle çocukluğumun geçtiği köyümle ilgili bir anımı anlatmak istiyorum.
Konya/ Derebucak ilçesine bağlı Tepearası köyünden, 12 çocuklu bir ailenin en küçük oğluyum, çocukluk yıllarımı 15 yaşına kadar, köyümde geçirdim.
Köyümüz Toros dağlarının arasında bir dağ köyü, çocukluk yıllarımdaki köy hayatı yoğun bir iş yükünün olduğu yerleşim yerleriydi, bir dağ köyü olması hasebiyle, tarıma elverişli değildi amma yine de kara sabanla dağ bayır demeden ekiliyordu, hemen hemen her hanenin hem davarı, hem sığırı, hem tarım işi vardı.
Bu sebeple köyde çocuk olmak bir ayrıcalık değildi, yaşın yedi, sekiz olunca sen de bir işin ucundan tutacaksın demektir, hele on yaşını geçtikten sonra zaten ya oğlak çobanısın ya öküz çobanısın.
Benim de hisseme ağırlıklı olarak oğlak gütmek düşüyordu .
Öyle büyük sürüye sahip değildik, orta halli, kendi yağıyla kavrulan başkasına da muhtaç olmayan bir aileydik.
70-80 kadar , koyun keçi karışık davarımız olur ve bunlardan bahar ayında 30-40 kadar oğlak ve kuzumuz olurdu.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.