Elinde ki bakır kapla, sık ağaçların arasında yürüdükçe yürüyordu Hasan. Bir yandan da dağ çileği buldukça topluyordu. Çünkü üvey annesi bakır kap dolmadan gelme demişti. Hasan küçükken annesini kaybetmişti. Düşündüğünde hayallerinin arasına gizlenmiş bir anne görüyordu. Tek aklında kalansa, annesinin hastanede ona son kez sarılışıydı. Bir sürü dağ çileğ toplamıştı ama elinde ki kap bir türlü dolmak bilmiyordu. Belli ki üvey annesi büyük bir kap vermişti. Hasan çok yaramaz bir çocuktu. Devamlı komşulardan gelen şikayetlerden bıkmıştı üvey annesi. Misafirlerinin geleceğini öğrenince Hasan'ı ormana çilek toplamaya yollamıştı. Daha sekiz yaşındaydı ama hareketlerine bakan onun yaşını daha büyük olarak düşünürdü.
Çilek toplaya toplaya o kadar açılmıştı ki farkında değil di Hasan. Elinde ki bakır kaba baktığında, çileklerle dopdolu olduğunu gördü. Birden ayaklarında ki yorgunluğu hissetti. Aslında bütün gün sokaklarda koşturur yorulduğunu anlamazdı.
Önünde ki ağacın yanına çöküverdi. Sırtını ağaca yasladı. Anlamadan uyuyuvermişti.
Hasan upuzun bir yolda yürüyordu. Yolun kenarları hep camdı ve dışarısı görünmüyordu. Canı sıkılmıştı. Yürüdükçe yürüyordu. Eve gitmesi gerektiğini biliyordu. Annesini herzaman yaramazlıklarıyla çok üzmüştü. Aslında üvey annesiydi ama herzaman öz oğlu gibi davranmıştı kendisine. Oysa annesini ne kadar üzdüğünün yeni farkına varıyordu. Gözlerinden sicim gibi yaşlar geliyordu. Aneciğim nerdesin diye bağırıyordu. Üzmeyeceğim anneciğim seni, bir daha hiç üzmeyeceğim.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Dilinize sağlık
kalemine sağlık
Üslup ve olay aktarımı güzel. Yazım hataları için gözden geçirilmeli. Başarılar dilerim. Gün olur ramanınızı okumak da nasip olur inşallah.
anlam ve anlatımı mükemmel,severek okuduğum müstesnahikaye olmuş.
tebrikler ve saygılar sunuyorum..
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta