Sarıkamış - 1963 www.micingirt.com
Biz dadaşız dadaş ha sevdalıyız ağalar
Biz vurgunuz bayrağa, cân kurban cân vatana
Biz ciritle büyüdük, şahlanırlar çağalar
Biz devlet-i ebediz, tabyalarda yatana
Biz İbrahim Hakk’ıyız, mârifetli yaşarız
Biz ki Şükrü Paşayız, Edirne’de coşarız
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yüreğine sağlık. Dadaşı herşeyiyle çok güzel anlatmışsın. Tebrik ve tadirlerimi sunuyorum.
Selam, sevgi ve saygılarımla
Seyfeddin Karahocagil
eyvallah kurban,yüreğine sağlık...
ışık tutmaya devam et inşallah...
saygılar...
Eyvallah,kabulüm..
Saygılar.
Allah’ın ( cc) isimlerinden (sıfatlarından) iki tanesi RAHMAN ve RAHİM’dir..
İlk sure olan “ FATİHA SURESİNDE” de okuduğumuz bu sıfatlar şu anlama gelmektedir.
RAHMAN ; Dünya hayatında bütün mahlukat’a (yaratılmış her canlıya) rızık verme, hayatını devam ettirmesi için karnını doyuracak kadar rızık verme garantisidir.Eğer yarattıysa bir canlıyız rızkını vermekle kendini sorumlu tutmaktadır.
RAHİM ; Dünya hayatından sonraki hayatta ise, kendini dinleyenlere, dediklerini ve isteklerini yerine getirenlere güzellikler, nimetler ve iltifatlar bahşedeceğiz anlamına gelmektedir.Bunların kimler olduğu ve ne şekilde taltif edilecekleri K.kerimde, Hadislerde belirtilmekte ama bu bizim insiyatifimizde değildir.Affeder-affetmez, izzet ve ikramda bulunur-bulunmaz, cehenneme atar-atmaz kendi tercihidir.
Biz, asla bir insan için “günahkar” “cehennemlik” “cennetlik” “kafir” gibi kesin hükümlerle hükmedemeyiz ve bu bizim işimiz değildir. Kalpleri bilmemiz mümkün değildir.
Ne Allah’ın bu dünya için rızık garantisinde bulunduğu bir insanı öldürmek ve onun için kötü düşünmek, ne de bir insan için “Kafir” Dinsiz” gibi kesin hükümlerle hükmetme konumunda değiliz ve bu bizim işimiz değil..Biz kul olarak kulluk vazifelerimizi yapmakla mükellefiz ve Allah’ın vazifelerine soyunmak gibi bir misyonumuz yoktur.. Eğer başarabiliyorsak usul-u hal ile uyarı ve iyiliği tavsiye edebiliriz.Asla zorlama ve nefret ettirme yoluna gitmemeliyiz.
Gurur ve kibir yaparak insanları kendimizden aşağı görmek, burun kıvırmak, insanlara lakaplar takarak küçük düşürmeye çalışmak, aşağılamak en büyük günahlardandır.
Affa ve Ma’firete ulaşmamız dileği ile
Şiirinizi ve Ramazanınızı tebrik ediyorum
Selam ve sevgiler
toprağına bütünce sevgisine yiğitçe yüreğine cömertçe töresine mertçe geçmişine geleceğine hasretçe, akılca, kardeşçe bilekçe sahip çıkanlara selam olsun
saygılar
fidan
'Bu şiiri okudauktan hemen sonra bende DADAŞ OLDUM. Yüreğimdeki ifadeler sizin eşşiz kaleminizde ifade bulmuş. Allah razı olsunn. Sevgi ve selamlarımı sunar başarılar dilerim. Ramazan ayın kutlu olsun
Biz doğunun kalesi palandöken balası,
Bizde Ömer yoğruldu, biz yiğidin alası,
Bize dadaş derler ha! Mertliktir hâsılası,
Biz demirden yumruğuz ülkeyi karartana.
Aslında hepsini almak lazımdı ama almadım
kanımda yeterince var dadaşlık
kalanını başkalarına bıraktım
(Şimdi biraz mütevazi olacağım)
seni sebrik ediyorumÖmer Kardeşim
kargülü_ALMILA
Müslüman ve Türk bir Dadaş Kızı
saygılarımla
Tebrikler.yüreğine sağlık..Biz de Dadaşız..Dadaş da biz..yüreğine sağlık.
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta