Dôstum âlem senünçün ger olur düşmen bana
Gam degül zîrâ yetersin dôst ancak sen bana
Işka saldum ben beni pend almayup bir dôstdan
Hîç düşmen eylemez anı ki itdüm ben bana
Cân ü ten oldukça benden derd ü dâğ eksük degül
Çıhsa cân hâk olsa ten ni cân gerek ni ten bana
Vasl kadrin bilmedüm fürkat belâsın çekmedin
Zulmet-i hecr itdi çoh târîk işi rûşen bana
Dûd ü ahkerdür bana serv ile gül ey bâğbân
N’eylerem ben gülşeni gülşen sana külhan bana
Gamze tîgin çekdi ol mâh olma gâfil ey gönül
Kim mukarrerdür bu gün ölmek sana şîven bana
Ey Fuzûlî çıhsa can çıhman tarîk-i ışkdan
Reh-güzâr-ı ehl-i ışk üzre kılun medfen bana
Kayıt Tarihi : 20.7.2000 11:34:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Osmanli'ca kelimelerin aciklamasini sunuyorum siiri daha ice siner anlasilmasi ve faydalanmamiz icin...
Rabbim Hakk asiklarina gani gani Rahmetini sunsun...
Hayirli Huzurlu Cum'a lar diliyorum. Selam ve dualarimla...
Gazel
Dostum alem seninçün ger olur düşmen bana
Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana
Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan
Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana
Can ü ten oldukça benden derd ü gam eksik degil
Çıksa can hak olsa ten ne can gerek ne ten bana
Gamze tigin çekti ol mah olma gaafil ey gönül
Kim mukarrerdir bu gün ölmek sana şiven bana
Ey Fuzuli çıksa can çıkmam tarik-i aşktan
Reh-güzer-i ehl-i aşk üzre kılın medfen bana
Fuzuli
GER:Türkçedeki 'eğer' kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır.
PEND:Nasihat, vaaz, öğüt.
MAH: Senenin onikide birisi. Yirmisekiz, yirmidokuz, otuz veya otuzbir günlük zaman. * Gökteki ay. Kamer.
MUKARRER:Kararlaşmış. Takrir edilmiş. Karar verilmiş. Kat'i. Şek ve şüpheden beri olan. Muhakkak ve müsellem olan. Anlatılmış. Bildirilmiş.
ŞİVEN:İnleme, sızlanma. * Mâtem, yas.
REH-GÜZER:(Reh-güzâr) : f. Geçilen yol. Yol üstü. Geçit.
EHL:(Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz. * Dost, sahip, mensup. Evlâd, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur. Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder. Cemiyette işler, mevkiler, makamlar, görevler, ehline verilirse işler düzgün gider, sonuçtan herkes memnun olur. Eğer İslâma aykırı olarak ehliyet yerine eş, dost, adam kayırma, parti menfaati vs. bayağı, hasis düşüncelere yer verilirse ve işler ehliyetsizlere terkedilirse bundan herkes zarar görür.
TARİK:Karanlık.
AŞK:(Işk) Çok ziyâde sevgi. Şiddetli muhabbet. Sevdâ. Candan sevme. * İttibâ'. Alâka.(İnsanın mahiyeti ulviye; fıtratı, câmia olduğundan; binler envâ-ı hâcât ile binbir esmâ-i İlâhiyyeye herbir ismin çok mertebelerine fıtraten muhtaçtır. Muzaaf ihtiyaç, iştiyaktır. Muzaaf iştiyak, muhabbettir. Muzaaf muhabbet dahi aşktır. Ruhun tekemmülâtına göre merâtib-i muhabbet, meratib-i esmâya göre inkişaf eder. Bütün esmâya muhabbet dahi -çünki o esmâ Zât-ı Zülcelâl'in ünvanları ve cilveleri olduğundan- muhabbet-i zâtiyyeye döner.)
MEDFEN: Mezar. Defnedilen, gömülen yer.
BİZ ASİL İNSANLARIZ
KABALIK EDEMEYİZ HAŞA
BU SEBEPLE KİBARCA
GÜLE GÜLE DİYECEĞİM
AİT OLDUĞUNUZ YERE
ZİRA:
asıl azmaz bal bozmaz bozarsa yağ bozar aslı ayrandır
SELAM İLE
(anlayana bu yeter, anlamayana ne desen nafile)
mükemmel bir tespit, gediği dolduran bir tenkit.
-Fazla söze ne hacet !
Sadece ülkemin değil, dünyanın en büyük şairlerinden biri Fuzulî... Demek ki Antoloji'de ondan daha da büyükler var. Bir tanısam da onları okuyup şiirlerini alınlarından öpsem...
1500'lü yıllarda yaşamış (Doğum tarihi kesin bilinmiyor; ölümü 1556'dır.) bu Büyük Şairi, sırf dili yüzünden eleştirenler varmış; hem de bunlar şairmiş(!) ... Ne diyelim, 2007 Türkçe'siyle 1500'lü yılların Türkçe'sini aynı bekleyen şaire(!) ? ... Yani, temel malzemesi dil olan ve onunla da şiir yazan şair(!): dilin canlı bir varlık olduğunun şuurunda bile değil... Yazık... Çok yazık; üzüldüm! ... Şiir adına üzüldüm, şiir sevdası adına üzüldüm. Fuzuli'yi dili yüzünden eleştiren, sözde şiir yazıcıları(!) adına üzüldüm.
Türk şiirinin niye kısır kaldığının işte ispatı size: Adam şiir yazıyor - sözde şair- kendinden 500 yıl önce yazılmış bir şiiri 'dili ağır' diye eleştiriyor.
Dünyanın en içli, en lirik, en zirve aşk şairi Fuzuli... Aşksızlar ne anlar Fuzuli'den! ...
Onlara, yine onun asırlar evvel söylediği bir beyitle cevap vermek isterim. Ancak, anlayacaklarını sanmam. Çünkü bunu anlamaları için, Fuzuli gibi yanmaları gerek aşk ateşiyle ve şiiri düşünmeleri, öğrenmeleri, şiire kafa yormaları gerek...
'Ey Fuzûlî kime sûz-ı dilümi şerh edeyüm
Yoh menüm kimi yanan âteş-i hicrân içre...'
Kimselere yanma, kimseciklere söyleme gönlündeki eteşi Mehmet'im (Fuzuli'nin gerçek adı 'Mehmet'tir. Tevazuu dolu kişiliği ona 'gereksiz, anlamsız, boş' mânâsına gelen 'Fuzuli' mahlasını tercih ettirmiştir. Bu bile, onun ne kadar asil bir şair olduğunun göstergesidir.) ... Senin gibi ayrılık ateşiyle yanan o günde yoktu; bu gün hiç yok! ... Bak 'şair' olduğunu iddia edenler bile anlamıyorlar seni...
Ama sen yine de söyle şarkını, bir bilen bulunmasa bile; belki birkaç yürek hoplar yerinden:
'Aşk imiş her ne var âlemde! ...' de yine...
TÜM YORUMLAR (31)