Kazılık Koca Oğlu Yigenek’in Destanı (GÜLCE-BULUŞMA)
Kam Gan oğlu Han Bayındır bir gün kalktı yerinden,
Kara yerin üzerine diktirdi ak otağı.
Yükselince ala sayvan gök yarıldı derinden,
İpek halılar döşetip doldu aslan yatağı.
İç Oğuz’dan Dış Oğuz’dan geldi kudretli beyler,
Yiyip içip eğlendiler sözlü sohbetli beyler.
Bayındır Han veziri Kazılık Koca derler;
Yiğit bir kişi vardı sunuldukça içerler.
Şarap vurdu başına dizi üstüne gelip,
Han’dan akın diledi töreye uygun bilip.
Han Bayındır izin verdi:
‘İstediğin an git,’ dedi.
Ekmekliden aşlıdan,
Akça olmuş başlıdan,
İşe yarar yaşlıdan,
Yoldaşını topladı.
Silahlanıp atlanıp
Çıktılar yola hemen,
Dere tepe katlanıp
Eriyip gitti zaman.
Akına çıkan vurur,
Karadeniz kudurur.
Karşıda görkemiyle,
Düzmürd kalesi durur.
Bu kalenin tekfuru Arşın oğlu Direk’tir,
Onunla vuruşacak ancak deli yürektir.
Altmış arşın boyunda altmış batman gürz vurur,
Yay çekişi çok hızlı vahşi pars gibi durur.
Kaleye varır varmaz Kazılık Koca cenge,
Başladı var gücüyle var mı bilinmez denge.
Tekfur indi meydana er diledi Oğuz’dan,
Öne çıktı Kazılık kocamış her yağızdan.
Hasmına baka baka bir yel gibi yetişti,
Kendine güvenerek tutkal gibi yapıştı.
Kâfirin ensesine indirdi kılıcını,
Çizemedi bir çizik nasıl döksün hıncını.
Sıra geldi kâfire altmış batmanlık gürzü,
İndirince alnına dünya başa dar oldu,
Düdük gibi fışkırdı gürzün açtığı izi.
Yakalanıp hapsoldu kâfirin kalesine,
Yiğitleri kaçtılar rastlanmaz böylesine.
On altı yıl tutuldu,
Hapsolduğu kalede.
Emen derler bir kişi
Yedi kere kuşattı,
Alamadı yinede.
Ve Kazılık Koca’nın esir olduğu vakit,
Bir oğulcuğu vardı dünyaya yeni gelmiş.
On beş yıl zaman geçti oldu koca bir yiğit,
Öldü bilir babayı gerçek yasak edilmiş.
Yigenek derler ona bir gün sohbet anında,
Kara Göne’nin oğlu Budak ile kapıştı.
Saklanan sır bozuldu tüm beylerin yanında:
‘Çene çalıp durursun git de babanı kurtar;
On altı yıldır tutsak,’ diye gize yapıştı.
İşitince haberi koca yürek oynadı,
Sarsıldı kara bağrı kan beyninde kaynadı.
Vardı Bayındır Han’a
Yüzünü koydu yere,
İzin istedi Han’dan
Çıkmak için sefere:
‘Gün doğarken sapa yerde dikilince ak otağlı
Atlas ile yapılınca gök sayvanlı
Tavla tavla çekilince şahbaz atlı
Çağırıp yardım isteyince bol çavuşlu
Çalkandığında yağ dökülen bol nimetli
Darda kalmış yiğidin koruyucusu
Yoksulun yetimin umudu
Türkistan’ın direği
Yırtıcı kuşun yavrusu
Amıt suyunun aslanı
Karacuğun kaplanı
Devletli han medet.’
‘İşitip öğrendim Hânım,
Bana asker ve izin ver.
Babamın tutsak olduğu,
Düzmürd kalesine gönder’.
Bayındır Han buyurdu:
‘Yirmi dört sancak beyi
Çıkıp gelsin acele,
Akına varılacak
Hazır olun ecele.’
Kimler varsın dedi sayalım birer birer,
Hepsi birer savaşçı hepsi birer yiğit er.
‘Demir Kapı Derbendi alıp da beyi olan,
Altmış tutam gönderde er böğürtüp can alan.
Düşmana yetişince kimdir diye sormayan,
Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar senle varsın.
Aygır Gözler suyunda boz aygırı yüzdüren,
Elli yedi kalenin kilidini gezdiren,
Sofu Sandal Melik’i kırıp candan bezdiren,
Ve Eylik Koca oğlu Dülek Evren de varsın.
Yayı gerip çift burçtan kayın oku geçiren,
Yığrıncoğlu İlalmış yurttan düşman göçüren.
Üç kez hasım görmese bağrından kan uçuran,
Ve Toğsun oğlu Rüstem yetişip senle varsın.
Ejderhanın ağzından adamı çekip alan,
Deli Evren yiğidim kılıcı yaman çalan.
Yer yüzünün ucundan öteye korku salan,
Acunu toy bellemiş Soğan Sarı da varsın.’
Çadır oba ve yayla kuzeyden tut güneyi,
Oğuz’da er tükenmez yirmi dört sancak beyi,
Derlenip toparlandı Yigenek’in yoldaşı;
Ya tutsak kurtulacak ya verecekler başı.
O gün uyuya kalıp
Yigenek bir düş gördü,
Anlattı yoldaşlara
Sanki yorumu sordu:
‘Düşümde erler gördüm ak boz atlar koşturan,
Dedem Korkut’u gördüm kara dağlar aştıran.
Ak tulgalı beylerle Kara denize girdim,
Büyük bir gemi yapıp gömlekten yelken kurdum.
Delip geçtim denizi karşıda bir er gördüm,
Gönderi vuracakken tanış çıktı bu sefer.
Dayım Emenmiş bildim selam verdim dönerek,
‘‘Oğuz’dan kimsin? ’’ dedim. ‘‘Yol nereye Yigenek? ’’
‘‘Yol Düzmürd kalesine babam esirmiş orda,’’
Yüzüme bakaraktan dayım söyledi burda:’
‘Yetiştiğinde, yel yetişmezdi yedi vurgunum
Yedi bayrın kurduna benzerdi yiğitlerim
Yedi kişiyle gerilirdi benim yayım
Kayın dalı çıvgınından som altınlı benim okum
Yel esti yağmur yağdı yükü koptu
Yedi kere vardım o kaleyi alamadım geri döndüm.
Benden daha er çıkmayasın Yigenek’im dön.’
Yiğit kimdir bellidir
Aklı ile işinde,
Cevap verdi Yigenek
Dayısına düşünde:
‘Kalkıp yerinden doğrulduğunda
Ala gözlü bey yiğitleri yanına olmadın
Adı belli beylerle sen at koşturmadın
Beş akçeli akıncıları yoldaş ettin
Onun için o kaleyi sen alamadın
Kese kese yemeğe yahni güzel
Savaş gününde yüzbaşının yüğrüğü güzel
Geldiğimde sürekli olabilse devlet güzel
Bildiğini unutmasa akıl güzel
Hasmından dönmese kaçmasa erlik güzel.’
Bu düşünü anlattı yiğit yoldaşlarına,
Meğer dayısı Emen oraya yakın idi.
O da gelip katıldı cenk arkadaşlarına:
‘Ak tulgalı yiğitler haydi at tepin,’ dedi.
Erişince kaleye çevresini döndüler,
İnceleyip gözleyip uygun yere kondular.
Kâfir gördü Oğuz’u haber uçtu Tekfur’a,
Tekfur çıktı dışarı yiğitler oldu sıra.
Er diledi Oğuz’dan fırladı Deli Dündar,
Vurmak için elinde altmış tutamlık gönder.
Böğürtmeye savurdu hasmı çevik davrandı,
Altmış batmanlık gürzü aldı baştan kıvrandı.
Geniş dünya dar oldu çekilip geri döndü,
Ondan sonra Dönebilmez Dülek Evren vardı.
Altı dilim topuzu kâfirin başa vurdu,
Yazık ki yenemedi gürzü yiyince baştan;
Çevirip soylu atı geri döndü savaştan.
Yirmi dört sancak beyi per perişan oldular,
Umudun son adımı toy yiğide kaldılar.
Kazılık Koca oğlu Yigenek taze yiğit,
Yaradan’a sığınıp övdü Yüce Allah’ı:
‘Yücelerden yücesin
Kimse bilmez nicesin
Aziz Tanrı
Sen anadan doğmadın
Sen babadan olmadın
Kimsenin rızkını yemedin
Kimseye güçlük göstermedin
Her yerde birsin
Sen daim ve baki olan Allahsın
Âdeme sen taç giydirdin
Şeytana lânet kıldın
Bir suçtan ötürü kapından sürdün
Nemrud göğe ok attı
Karnı yarık balığı karşı tuttun
Ululuğuna sınır yok
Senin boyun bosun yok
Bedenin yok atan yok
Vurduğunu ulutmayan Ulu Tanrı
Bastığını belirtmeyen belli Tanrı
Kaldırdığını göğe yetiştiren güzel Tanrı
Kızdığını kahreden kahredici Tanrı
Birliğine sığındım Çalabım Yaradan Tanrı
Medet senden
Kara giyen kâfire at tepiyorum
İşimi sen yoluna koy.’
Deyip sürdü atını rüzgâr gibi yetişti,
Hasmını kırmak için tutkal gibi yapıştı.
İlk hamle indi omza kuşamını dağıttı,
Derince açılan yara öküz gibi böğürttü.
Fışkırttı kara kanı kara toprağa saçtı,
Bunaldı Tekfur o an dönüp kaleye kaçtı.
Yigenek kovaladı tam kapıdan girmişken,
Kara Polat öz kılıç indi bu kez enseye;
Bir darbede kopan baş top gibi düştü yere.
Yigenek geri döndü geldi asker yanına,
Yiğit olan yiğidin ne yakışmaz şanına.
Kazılık Koca hemen bırakıldı tez elden,
Kim öldürdü kâfiri bir haber sordu dilden:
‘Develerin dişisi gebe idi
Erkek midir dişi midir onu bilsem
Kara elimin koyunu gebe idi
Koç mudur koyun mudur onu bilsem
Ala gözlü güzel sevdiceğim gebe idi
Erkek midir kız mıdır onu bilsem
Bre bey yiğitler haber bana Yaradan’ın aşkına.’
Kimdir ki kâfiri kırıp öldüren,
Kazılık Koca’ya anlatmak gerek.
Oğuz’un yüzünü o gün güldüren,
Söyledi burada oğul Yigenek:
‘Develerin dişisi gebe idi erkek doğurdu
Kara elde koyunun gebe idi koç doğurdu
Ala gözlü güzel sevdiğin gebe idi aslan doğurdu.’
Baba ile oğul artık buluştu,
Sarılıp öpüşüp koklaşıverdi.
Issız yerin kurdu gibi uluştu,
Kararmış topraklar aklaşıverdi.
Söylemesi öyle kolay mı dile,
Yılların kalesi geçmişti ele,
Kale kilisesi belendi küle,
Yerine bir mescit yapılıverdi.
Kuşun ala kanı kumaşın hası,
Güzeller içinden kızın tatlısı,
Altınlı kaftanın dokuz katlısı,
Ayrıldı payına Bayındır Han’ın.
Han payından sonra kalan ganimet,
Bağışlandı orda olan gaziye.
Atlanıp yiğitler omuz omuza,
Zafer sevinciyle döndüler eve.
Dedem Korkut geldi destan söyledi, deyiş dedi,
‘Bu Oğuznâme Yigenek’in olsun,’ dedi.
Dua edeyim Hânım:
‘Yerli kara dağların yıkılmasın.
Gölgeli koca ağacın kesilmesin.
Ak sakallı babanın yeri cennet olsun.
Ak pürçekli ananın yeri cennet olsun.
Son nefeste arı imandan ayırmasın.
Ak alnında beş kelime dua kıldık kabul olsun.
Günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa'nın yüzü suyuna bağışlasın Hânım hey! ...’
Osman Öcal
Osman ÖcalKayıt Tarihi : 13.6.2010 22:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
GÜLCE' DEN
![Osman Öcal](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/06/13/d-kazilik-koca-oglu-yigenek-in-destani-gulce-bulusma.jpg)
Kara yerin üzerine diktirdi ak otağı.
Yükselince ala sayvan gök yarıldı derinden,
İpek halılar döşetip doldu aslan yatağı.
İç Oğuz’dan Dış Oğuz’dan geldi kudretli beyler,
Yiyip içip eğlendiler sözlü sohbetli beyler.
Bayındır Han veziri Kazılık Koca derler;
Yiğit bir kişi vardı sunuldukça içerler.
Şarap vurdu başına dizi üstüne gelip,
Han’dan akın diledi töreye uygun bilip.
............................................
Kaleye varır varmaz Kazılık Koca cenge,
Başladı var gücüyle var mı bilinmez denge.
Tekfur indi meydana er diledi Oğuz’dan,
Öne çıktı Kazılık kocamış her yağızdan.
Hasmına baka baka bir yel gibi yetişti,
Kendine güvenerek tutkal gibi yapıştı.
Kâfirin ensesine indirdi kılıcını,
Çizemedi bir çizik nasıl döksün hıncını.
...............................................
Ve Kazılık Koca’nın esir olduğu vakit,
Bir oğulcuğu vardı dünyaya yeni gelmiş.
On beş yıl zaman geçti oldu koca bir yiğit,
Öldü bilir babayı gerçek yasak edilmiş.
Yigenek derler ona bir gün sohbet anında,
Kara Göne’nin oğlu Budak ile kapıştı.
Saklanan sır bozuldu tüm beylerin yanında:
‘Çene çalıp durursun git de babanı kurtar;
On altı yıldır tutsak,’ diye gize yapıştı.
İşitince haberi koca yürek oynadı,
Sarsıldı kara bağrı kan beyninde kaynadı.
........................................................ '
Alıntıladığım sadece küçük bir örnek...İçeriğinde Gülce Bahçesini renklendiren nazım örnekleriyle ve diğer nüanslarıyla bütün olan bu destan; bir anlatım, bir dil, bir içsel zenginliğin muhteşem bir belgesi! Artık gerçekten de duygu ve düşüncelerimi ifade de yetersiz kalmaktayım bu usta kalemler ve bu kalemlerin yarattıkları muhteşem güzellikler karşısında!
Hep inandığım ve ifade ettiğim gibi;
Tarih ve edebiyat sizi konuşacak, nakşedecek yarınlarda, canlarım!
Güçlü ve ırmak gibi akan kaleme saygı, sevgi ve dostlukla...
Kutluyorum ve başarılar diliyorum.Tam puan+Ant. Selam ve saygılar
KUTLUYORUM YÜREĞİNİZİN SESİNİ SAYGILARIMLA
TÜM YORUMLAR (35)