Dağa Düşen Çığ'lık Şiiri - Alpaslan Akdağ

Alpaslan Akdağ
94

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Dağa Düşen Çığ'lık

üşür koyakların sarp yamacında
çiğ damlası düşmüş gelincikler!
dağıtır, kekik kokularını ilkbahar
rüzgârların tül kanadında, serin!
botan yaylasından
kasaplar deresine, elvan!
gökçe bir yıldırım çakımı şerha!
düşürür
baldıran soluğunu ecel
günahkâr yer'yüzünün
meçhul kuytuluklarına
uyanır
ejderha uykusundan tanyerleri
mahmur ve ağlamsı gözleriyle
kartal pençesinde incinir düşü
yuvasına baskın yemiş o serçe

zılgıtlar kuşanır zozan elleri ve sonra
çevrilmiş patikalardan dolanır öteleri
beride
kudurgan yankısı, yaylım ateşlerinin
ve kahpe pusularda başlar pür telaş!
beride
bilenmiş dişleriyle dellenmiş ordular
elleri tetik, gözleri çakmak
kusar, birikmiş intikamını mitralyöz
cehennem alazı akkor mermileriyle
kusar
çelik namlulardan zıpkın gibi fışkırıp
ürkünç karanlıkların derisini yırtarak…

vurulur, kıvrımlı yalım perçeminden
efsunlu görkemiyle bir nazlı kısrak!
dudağında yarım kalmış hasretlik
zamansız tebessümün gri gölgesi
ve parçalanmış bedeninden
gül sızar toprağa, kan değil!
şu sisli dağlara kar gerektir elbet
eriyen mum gibidir kendi hârında
canını feda eyleyip kurda-kuşa
z'amansız yitip gittinse buralardan
karışarak can suyu ırmaklara esrik
derilmiş goncalar içre solarak
ve ardınca yakılmış stranlarda
yasına durulu matem evlerine
genç ağıtların siyanür nefesini
sol yanımızda miras bırakarak…

şu dilsiz zamana söz kestik taa ezelden
durmaksızın kanayan sancılı bağrımızla
elbet bozacaktır o deliksiz uykularını
bilenmiş öfkemizin genç ustura ağzı
tebaa’sına kan kusturan teknil tiranların
ve sahipsiz mezarlar cenneti yurduma
kısır sahraları dirilten sağaltıcı yağmur
gümbür gümbür doğacaktır bir sabah
kör uçurumlara kazıyarak adını
ve yıllanmış
sessizliğine ol kahpe devranın
son restini çekerek, korkusuz…

ah delila!
uzak coğrafyamın kardelen çiçeği
ölüm uykusundan uyan n'olursun!
aksın
çağla yeşili, bulutlu gözlerinden
uyruksuz şafaklara gebe kalmış
aydınlık yarınlar…

delila ah!
mavi şimşeklerin uğultusunda
rengini yitirmiş asmin çiçeğim
dağa düşen çığ'lık...

2012/

Alpaslan Akdağ
Kayıt Tarihi : 28.6.2012 08:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Dağa Düşen Çığ/lık...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Gülali Ölmez
    Gülali Ölmez

    ve sahipsiz mezarlar cenneti gül yurduma
    kısır sahraları dirilten taptaze baharlar
    gümbür gümbür doğacaktır bir sabah
    kör uçurumlara kazıyarak adını
    Tebrikler Alpaslan bey..Yüreğimizden kopup dağa düşen çığlığı ustaca yansıtmışsınız..saygıyla

    Cevap Yaz
  • Günay Aydın
    Günay Aydın

    Alpaslan Akdağ' ın şiirleri öyle bir çırpıda okunup geçilecek türden değil. Tekrarlanarak okunmalı. En azından kendi adıma...
    Kutluyorum şairi.
    Saygıyla...

    Cevap Yaz
  • Alpaslan Akdağ
    Alpaslan Akdağ

    Kimden : Hülya Ilgaz (Bayan, 40)
    Kime : deyzaoglu
    Tarih : 04.07.2012 11:31 (GMT +2:00)
    Konu : Yn: Bir Veda Yazısı...

    Merhaba Alpaslan Bey;

    Cesaretle düşüncelerinizi açık açık paylaştığınız için kutluyorum öncelikle sizi.

    Sanalın, özelliklede son dört beş yıldır Antoloji Sitesinin edebiyat için yeteri kriteri sağlayamadığını, eksiklerinin yanında sığlığını bir kaç kez ben de bir çoklarımız gibi dile getirdim, görüşüme katılanların yanında karşı çıkanların fazlalığı malum.

    Bu tür sitelerden fazla bir beklenti içinde olunmaması gereğine inanınıyorum.

    Bakmayın Hülya Ilgaz üyeliğim henüz ikinci yılında dahi olsa Antoloji kurulduğundan beri üyesiyimdir.Ara ara iş yoğunluğu, kırgınlıklar gibi vesaire sebeplerden ara verdiğim dönemler olmuşsa da her seferinde dönmüşümdür kürkçü dükkanına.

    Kurulduğu ilk yıllarda edebiyat konusunda ciddi, önemli çalışmaları olan bir siteydi, aramızda önemli edebiyatçılar vardı ve gerçekten bir ekol (okul) statüsündeydi.

    Bu vasfını devam ettiremedi isteyerek yada iradesi dışında bilemiyorum, sonuç gelelim gezelim, eğlenelim, tanışalım falan filan chat sitelerinden çok da farkı kalmadı neticede.

    Şiirlere yazılan yorumlarsa al gülüm ver gülüm, bu akşam müsaitseniz size bir kahve içmeye gelecektik türünde komşuluk ilişkilerine döndü neticede :)

    Kızmak yada yermek bu dönüşümü bana göre çok anlam taşımıyor zira geneli emekli ve belirli yaşın üzerindeki üyelerin boş zaman değerlendirme ocağı burası :)

    Ama gerçekten edebiyatı önemseyen üyelerin varlığı yine de bu siteyi diğerlerden ayrı tutuyor.

    Vardığınız kararı bir kez daha düşünün, değerlendirin gibi bir yaklaşımda bulunmayacağım size, görüyorum ki edebiyatı, şiiri damarınızda hissediyor, yaşıyorsunuz, desteklerim anca.
    Çünkü ben de ana branşımda aynı hassasiyete sahibim ve ehil olmayan ellerde zayi olmasındansa eleştirecekse bile bana bir şeyler katacak bireyler tarafından yerden yere vurulmasını yeğlerim.

    edebiyat alanında önünüzün açık olması dileğimle, başarı haberleinizi görmek, duymak sevindirecektir beni de.

    Sahi unutmadan, dostların okumam için gönderdikleri şiirlerini biriktirip şiir okumak için ayırdığım zamanlarımda değerlendirmeyi yeğliyorum bende.Çünkü mesai günlerinde okuduğumun içine dalmadan sırf okudum, hadi iki de laf karalayım mantığında olmadığım için tercihinde olduğum bir yöntem bu, yakın dostlarım bilirler, yanlış anlamamanız içn sizin de bilmenizde yarar görüyorum.

    Saygı ve selamımla.

    Hülya Ilgaz.

    Cevap Yaz
  • Bülent Aydınel
    Bülent Aydınel

    Acıyan ve acıtan her şeyin bir adı var,dile gelmesi,işitilmesi,göze görünmesi var...Bunun buradaki adı 'Dağa Düşen Çığlık' saygılarımladır...

    Cevap Yaz
  • Alpaslan Akdağ
    Alpaslan Akdağ

    Efendim, belki uzun zamandır bu sayfalara uğruyamıyoruz...
    Sözlerin ok gibi...keskin bir kılıç gibi...katılmamak mümkün değil..Ancak hayata daha bulanık ve karmaşalar altında bakın...
    Yanlış yapanlar çok,yalan söyleyenlerde çok...oysa yanlış ve yalan furyası adeta ırmaklar gibi insanları boğmakta..böyle bir bunaltı ve huzursuz ortamlarda kaynayan; şekil ve şema olan çehre kazanan ve bunları saf ve tertemizken kucağında bulan milyonların dar zamanda herşeye olgun ve dolgun ve apaçık bir zihinle bakması zaten ilmen imkansız...
    Düşünün,hırsız yetişmiş bir ferdin dürüst ve doğru olması mümkün mü?
    Düşünün,inançsız yetişmiş dünyada ki milyarlarca insanın hemen sımsıkı bizim inancımıza uyması mümkün mü?
    Düşünün,toprağı eşelememiş,bir başağın filizlenmesi için ne çabaların ve gayretlerin gerektiğini ve ekmek oluncaya kadar kaç türlü emek gerektiğini bilemeyen hazır yeyen içen milyonlarca insan...
    Düşünün,aldığımız eğitimin yetersiz nefesin yetersiz gıdanın ve ilikleri kurumuş nesillerin geleceğe nasıl bir edebiyat aktarmasını bekliyebiliriz ve ne kadar isabetli bir edebiyatçı yetişebilir...Bu manada bu sayfalarda ki arkadaşlar yine en olgun ve yapılarının gereği motifleri büyük bir çaba ile sunmaya çalışıyorlar bence...İçlerinden art niyetli ve hakiki edebiyatın dilinden anlamayan kendi çapında duyduklarıyla nişan alan birkaç okçu var...Oda bence zamanla attığı okları hedefe atabilecek ölçülerde..Sadece tuttuğu ipin zayıf ve kuvvetsiz olduğunu henüz kavrayamamakta...Ve zamanın hızına ayak uyduramamakta ve gitgide hızını kaybetmekte...
    Herkesin doğru olmasını beklemek de hatadır..Dürüst olmasını beklemekte hatadır...Her hata dönüp dolaşıp kaşşığımızda çıkar oysa...
    Zaman,hatası olanları susuz koyacaktır...güzellerin susuz kalması imkansız..Her zerre kendini güzele kilitlemiş oktur...Üçte ikisi su olan dünyanın susuz kalması mümkün mü?
    Elveda demeyin...Mısralarınızın ihtişamı geldiğiniz bugünün coğrafyasında çok hatıraları sakladığı gibi umulmaz topraklarda güzelliği gebe bırakacak tohumlarla yarına koşacaktır bence...
    Henüz baharında solmaz çiçek sönmez güneş...
    Bir pırıltının bile yüzlerce yıl sonra kıymeti anlaşılıyorda insanların pırıltılarıda mutlaka belli düşleri sönmüş gezegenlerde bırakacaktır...
    gönül senin,fikir senin... Kararda senin...
    Karanlık fikirlerin alabildiğine uzanmış boynu heran taze ve temiz yüreklerin içine kara koymakla yarıştayken bizimde bence o kara fikirleri süpürüp temizlememiz ihtiyaçtır bir nevi...
    Siz kıymetli kardeşim veya bizler çekilirsek bu sayfalardan kara gözlüklü çılgınların intahar sendromlarına sahne olur...
    Oysa her şair ve şaire en acil insan hakkı olan can ve hayat devamı için gönlünden ve yüreğinden ne varsa karşılıksız sermeli... Topraklarımızda her dönemde düşman çizmelerinin izi nefesi varsada; duruşumuz güleç yüzümüz,şefkat ve merhametimiz,hak ve hukuka riayet edişimiz,alnı ak ve yüzü pak şerefli doğu batı kuzey güney dili dini ırkı farklı şehit ve gazilerimizle topyekün bir kaynayışla coşkun sevdamız her karışında pırlantalar yetiştirir...
    bu güzellik yurdumuzun mirasıdır...
    Çirkinlerin güzel olması zor olamaz...Güzellerin güzel olmakta ısrar etmesine bağlıdır çünkü...
    eserleriniz hem bu sayfalara farklı lezzetler farklı kokular bırakmıştır..Hemde şiir sevenlere şiir öğretmiş,kültür anlatmış,ufuklarına aşkı ilham koymuştur...
    O yüzden elveda demeyin..Edebiyat üzülür..
    Yolun düşdükçe uğra, bir selam yetişsin kara toprakta..Yarınların ışıklara ihtiyacı var...Savunduğumuz ve üstüne titrediğimiz sevdamız için...
    Cahil ve işi gücü boş laklaka olanlara kulak asmayın ve bence düşünün...bu güzel çağlar kolay yakalanmıyor.....Bu güzel kalemler kolay bulunmuyor...Kalemlerinden kan damlatanlara meydanı terketmeyin,,ki hayatta sevdikleriniz varsa........
    Sevgi,saygı ve şefkatle selamlıyorum seni kardeşim...Herşey gönlünüzce olsun...Sevda ölünce biter...
    mesaj kapasitem dolu olduğundan acilen buraya yazdım....
    Allah(cc) emeğinizi zayi etmesin...

    VAHAP ULUKAYA 1 (Bay, 40)/5.7.2012 19:01

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (18)