Dağların doruğuna çıktım
Lalelerle sümbüllere karşıladılar
Çeşit çeşit kuş sesleri dinledim
O güzelliklerin içinde kendimi bulurdum
Elimi uzatsam bulutalara değecekti
Kayaların üstünde yürürken
Bastığım yerler yumuşacık gelirdi bana
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Günaydın :)
üzülmeyin efendim ...siz yine o güzelliği görmüş yaşamısınız ..
Yaban dağların dilini çözmüşsünüz ..
bir hiç yaşayamadık ya ..
ama özlemi tüter ..
hepsinden çok heybetine.. dik duruşuna.. kimseye minnet etmeyişine onca doğa olayına bile öyle bir asaleti ... yani ben daha çok o yönlerini
karakterime alırım ve hayranım ..
ama tabii ki özellikle doğal ortamda o gücümüzün elverdiği sürece dolana dolana en zirvelerinde olmak ordan bulutlara dokunmak gibi bir özlem gökyüzüne yaklaşmak gibi . yani öyle hayal ederim ben .
bizim buralarda da dağ demeyeyim de dağ yavruları var :) yani öyle sanırım 500 küsur Aydos .. ama havası bile bizim buralara geliyor .. ben sadece eteklerinde gezebildim ..yani öyle zirvelerine çıkamadık henüz .
öyle bir anlatmışsınız ki ..
sanırım bu sene bunu gerçekleştirmem gerek.. hep aklımda da bakalım gücümüz yettiğince ..
İstanbulun balkonu derler . ya aslında ben çıktım sanıyordum da .. geçenlerde grupda lafı geçti ..
nerde daha dörtte bir falan sanırım...Ayazmadan biraz daha ilerlere :)
dön dolaş bizden o kadar çıkmış ..
neyse öğreniriz onun da bir kuralı var sanırım .
başlangıç ve bitim noktası yani :)
neyse .
teşekkürler sabah sabah bir dağ gezintisi yaptık sayenizde ..
yüreğinize emeğinize sağlık ..
sevgiyle sağlıcakla kalın .
öylesine güzelki geçmişin beşiginde sallandım çok beyendim kutluyorum saygım size
Ufkun güzelliğinde kendimden geçer mest olurdum
Kurban olayım o güzel mor dağlarıma
Çok özlüyorum dağlarımı onlarda çağırıyorlar ama
Yaşlandım artık gidemiyorum fakat üzülüyorum
Büyük abi ava gittiğim dağları anımsattınız,karın içinde yakardım ateşi,temizlerdim bir kekliği takardım meşe şişine çevirirdim,eee tulum peynirimde vardı,termosumda çayım,ne günlerdi ağabeyim ne günler,o dağlara kınalı kekliklere selam olsun,büyük bir nostalji yaşadım,yüreğine gurban senin can abim benim,selam ve saygılarımla...tam puan ve + Ant.
harika şiirinizi beğeniyle okudum, kaleminiz daim olsun
sağlık ve esenlikler diliyorum, tam puan + ant.
Harikaydı.!
Bir romanın doğayı tasvir bölümü gibiydi. Aldı götürdü... Havayı soludum, renk cümbüşünü gördüm... Hissettim kısaca. Teşekkürlerimle efendim ve saygımla!
Elinize emeğinize, doğa sevginize sağlık; biz de gitmiş gibi olduk o emsalsiz dağlara. Sayenizde temiz havayı soluduk çiçeklerle bizler de dirilmiş gibi terü taze bir ferahlığa eriştik. Sağ olun var olun bilseniz böyle şiirler insana nasıl da iyi geliyor...Teşekkürler hemşehrim, sayın Çöteli teşekkürler eksik olmayın...
Dağ özlemini resimlerden gideriyorum ben de.. Gerçi çıktığım birkaç dağ var. O da arabayla ama zevkine doyum olmuyor yüksek yerlerin. Kutlarım...
Bu şiir ile ilgili 57 tane yorum bulunmakta