ben nereden bilirdim
yaşlarına göre konuştuklarını insanların;
Kitab’a el basıp
ekmek
ve nice kutsallıklar adına
yeminler ettiklerini
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Sayın Onur BİLGE,
Emeğinize sağlık.Sevgiyle.
xıı.
batlamyus eksi. Batlamyus yerilmiş…
kopernik artı mı almış: Kopernik övülmüş mü?
ilk uzak gören galilei: İlk uzağı gören Galilei…
ilk izafi gören einstein mı: İlk izafi gören Einstein mı?
ve hawking mi ilk düşünen black hole’leri: Ve ilk düşünen Hawking mi KARADELİKLERi?
öbür uçları aydınlıktır diyenler var: O karadeliklerin diğer uçlarının AYDINLIK olduğunu söyleyen din adamları, alimler var. Yani NUR, yani YARATAN var! Bu tarafı karanlıksa bilimin, YOK OLMAKSA, HİÇLİKSE, YOKLUKSA; o taraftan bakıldığında, yani âlimlere göre, yani KUR’AN-I KERÎM’im NURuyla, zerreden küreye tüm yaratılanları BİR YARATAN var!
***
İşte bu kadar, Değerli Arkadaşlar...
(Son zamanlarda arka arkaya on iki şiir slaytı yaptık. You Tube ve İzlesene'de seyredebilirsiniz. Face te de var. Ondan geciktim.)
Mutluluklar...
Onur BİLGE
xı.
öyleyse: O halde…
kaç kez tufan kaç kez medeniyet: kaç medeniyet geldi geçti! Kaç kavim helak edildi! Rüzgarla, sesle, tufanla… Aidsle… Edilmekte, edilecek…
kaç hazret dirimi toplayan gemilere: kaç Hak Peygamber geldi geçti, kaç Hak Din…
kendi oylumunca mı: Kendi feylinde mi herkes?
her cismin çevrimi: Herkes kendi yörüngesinde mi yüzer, yıldızlar, elektronlar gibi?
kendine ve cazibelere dönen: Kendine, aslına, dinine, Allah’a veya çeşitli çekim güçlerine (Dünyevi) dönen…
bir güç tutuyorsa onları: Allah’ın KUDRET sıfatı ile ayaktaysa her yaratılan…
bir arada ve aynı uzamda: Birlikte ve aynı uzayda, varlıkları kadar olan kapladıkları yerle…
şekli nasıldır: “Evrenim şekli nasıldır?” diyenler var.
sathı müstevidir diyenler: “Yüzeyi kaplamıştır” diyenler…
armuda benzetenler var: Armuda benetenler…
galaksiler dağılmaz devasa: Devasa galaksileri dağıtmayan O’nun KUDRET’i…
birlikse: TEVHİD ise…
yakınlaşıp ırayan: Yakınlaşan, uzaklaşan…
o “tanrı noktacığı”na: Nokta gibi boyutsuz, görünmeyen, yok sanılan o kendiliğinden VAR olan VARLIK NOKTASIna…
küreler küre evren içre mi: Küre içinde küreler, madde içinde zerreler, zerreler içinde elektronlar…
ve muhayyel midir ilkin: İlkin hayal edilebilir mi…
kuramları acunun: Dünyanın kuramları? Bunlar, ilim yaptıkça, ekâmül ettikçe, zamanla kavranabilir.
x.
kuzgun âleme: Dünyaya meyleden, leşe konan karakarga gibidir.
bir oyun ki gümüşten: Dünya hayatı bir oyun, bir eğlenceden ibarettir.
sabırdan hem de aşktan: Belalara sabretmek ve Allah’ı aşkla sevmek gerekir.
akıyor büyük sahra: Yıldızlar, BÜYÜK SAHRA’nın kumu gibi…
Billurdan: Camdan sanki… (Kırılacak, yok olacak… Parlak, yansıtıcı… Allah’ı haykırmaktalar…
kesişen kümeler: İç içe kümeler… Galaksiler…
ve mevsimler kompleksi: Mevsimler birbirine girmiş…
bir karmaşa ki tenasüb-ü zer silsilesi: Öyle bir karmaşa var ki evrende ve aslında öylesine bir altın uyum ki! Her şey birbirine en güzel dizilişle bağlı, baştan sona… Dağınıklıklarda muhteşem ahenk... Orman mesela... Darmadağınık gibi görünür ama nasıl mir tanzim vardır onda ki kimse benzerini yapanmaz! (TEZAT)
insan zil kalınca kainata bir çeki düzen vermek ister genelde..zil kalmak bir deyimdir...mealen anlamı meteliğe kurşun atmak gibi bişey olsa gerek...
şiirin tem ini arabesk bulsam da tekniğini ve sunumdaki sükunetini sevdim
ıx.
'samanyolunun ekvatoral mevsimi'
tes/h/iri bâhir logos: APAÇIK, BÜYÜLÜ BİR ANLATIM… KUR’AN –I KERÎM…
çıkmıyor hiç doldurduğu boşluğundan aklımın: Aklımda doldurduğu boşluktan hiç çıkmıyor.
big bang’le yeni baştan: BÜYÜK PATLAMA ile yeniden…
kurup kurguluyorum: Kuruyorum evreni, okuduklarımla.
-bir topaç gibi boşandırıp ipinden- Topaç gibi sarıyorum kaytanını tüm yaratılanların ve atıyorum yere. Dönmeye başlıyor…
döndürüyorum zerreden arza tüm cisimleri: Zerreden küreye kadar ne varsa döndürüyorum, okuduklarımdan aldığım güçlü bilgiyle.
dön dön dönelim: Dönsün ne varsa ki dönüyor zaten her şey… Zerrede elektronlar, gökte yıldızlar… Sistemler, galaksiler dönüyor. Haydi biz de dönelim, Mevlana’ca! Gökten alıp yere…
hem kendimize hem cazibeye: Kendimize dönelim! Aslımıza… Yaratan’ımıza… Cezbeyle…
dönelim hem cazibe-i âliye: En büyük, en yüce, en yüksek makamın cazibesine dönelim. Allah’a…
sim ile çizip mahrekleri: Gümüş tel ile, sırmayla yörüngeler çizerek dönelim…
vııı.
tümdense parça: BÜTÜNdense PARÇA… ALLAH’tansam…
yahut ben meczupsam: Ya da ben deliysem, O’nun aşkından…
yok mu rahim: Merhameti yok mu? RAHÎM değil mi? Elbette affeder. Bize sözü var.
işte moment işte âdet: Kuvvetin yönü belli… ALLAH’tan gelmekte! ALLAH, kudret sahibi… Her şeyi yapan, yaptıran… Yöneten… Her şey O’nun kudretiyle olmakta ve ayakta kalabilmekte… Kainatı yaratan, koca kütleleri akıl almaz hızla birbirine değdirmeden, iç içe yörüngelerde döndüren…
ve bu yeknesak hüzn: Ve bu tekdüze tasa, gam, keder…
çifti olmayan nebat hani: Her şey çift yaratılmıştır. TEK olan O!.. Sayısal olarak tek… EHAD!
ne ki var âlemde birbirine emsal: Evrende, birbirinin tıpatıp aynısı olan ne var? Gözler, parmak izleri, kar taneleri, sesler, köpeklerin burun izleri farklı farklı… Bir yaprak diğerinin aynısı değil, aynı bitkiye ait olsa bile… Onca tasarım… Mükemmeliyet!
vıı.
lakin âlim miyim: Âlim değilim ki!
kuram edip: Kuram edeyim…
formül dökeyim: Formülünü bulup yazayım!
ressam mıyım. Ressam değilim ki…
boya karıp beze: Tuval boyayayım!
hem diyorlar ki – yok et: Hem “Yok et!” diyorlar.
soruyorum – nasıl: Nasıl yok edeceğim?
-boz: “Boz!” diyorlar.
– ne için: “Ne için bozacağım?”
– kör ol imgeye, duyma söyleme: “İMGE yapma. Hissetme, söyleme, yazma!” diyorlar.
– şair hiç eşikte bulundun mu: Şair hiç DERGAHta bulundu mu? Ben derviş olamadım ki!
hayırdan şerden kabulüm: İyi veya kötü, ne gelirse ALLAH’tandır. Kaderime razıyım. Ben O’ndan razı…
akl-ı külden/parçalı-benden: AKLI KÜL’den razıyım. “Neylerse güzel eyler.” Bana şer görünende hayır gizlidir, bilemem. Aklım, O’nun verdiği bir parça akıl… Benliğim, O’nun varlığıyla var…
kabulüm sahih veya sehiv: Doğru da kabulüm, yanlış da… Doğrumla yanlışımla kabul edilirim. Hatamla, günahımla sevabımla… Ben insanım. Hatalı ve mahcup…
vı.
o ses: Bir sesti o ki o ses…
desem ki iç sesim: İç sesim desem… Değil…
ne dişildi ne eril: Ne erkek, ne kadın seydi…
ey türlerüstü: Ey, her türden başka, bambaşka ve üstün olan!
ey kutsal us: Ey, kutsal akıl! Akıl sahibi! KÜLLİ AKIL… Aklı yaratan ve en büyük nimetlerden biri olarak bizlere bahşeden…
sendendir esin: İlham SENdendir. Bana bu ilhamı veren SENsin!
sana dönerim: Sana dönerim yönümü, yüzümü, SANA döneceğim, er veya geç… Şimdi dönme zamanı… Belki yarın artık çok geç kalmış olacağım.
şükranla sermest: Aşkınla sarhoş bir halde, sonsuz teşekkürler… HAMDOLSUN SANA!..
v.
ve soldukça hayretle korku: Yaratılanlara, oluş ve yok oluşlara baktıkça duyulan HAYRET ile ALLAH bilinmeye başladıkça, O’na yakınlık artıp, TESLİMİYET sağlandıkça, KORKUnun tesiri azaldıkça…
ilk gönülden övgü deliliğe: İlk uyanışı gönlün… İnsanın kendini kaybedişi, Allah aşkında yok oluşu bilincin ki övgüye değer bir durum bu!
vecd ile: Kendinden geçme hâli…
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta