kırk pürtüklü can çiçeği dilimiz
döne döne dirim eskitir
gide gele ayışığı
kırkıncı düğümünde hoş geldin
parmak izlerinden arşa gidilir
seksen süğem patiska çiçeği yüzümüz
debisi yüksek göz ateşleriyle okşanmış
mayıs papatyalarına kuşluk vakti
sökülen yerlerine öpücük sür
unutma
her haziran bir mayısla güdülür
seksen sekiz ışımalı çan çiçeği avuçlarımız
günışığına Anadolu sarılması
yüreğin mağmasında eriten aydınlığı
sonra elden ele sevda çiçeği
ne vakit kırıldı köklerinden tokalaşma güzelliği
tri nitron tonlarıyla taranıp
yakın Irak ağlamayla yaraları açıldı
dizlerimi sürüyorum: beş benzemez
ateş ezberleyen dizginlerimi
dik çekilmiş rest yerine sayılsın
varılırsa mağaradan varılır!
ter gölüne düşen kirpiklerin
orağımın temmuz çiçeği
ateş saplı kırk amber
durur minval üzeri
durur da
çürük çağın heybesine taşlar doldurur
kanatları hırızmalı kırk ambar
bolluğun bordasında durulur
ey insan!
ey kırk boğumlu sürüngen!
çıkar artık dilinin altındaki çağını
tükür geçmişinin çürümüşüne
dizlerini düz dolandır Çukurova usulü
dağ yelleri fer olsun
dillerini dağa yatır düş düzlüğü ter olsun
dizginine demir ökçe ser olsun
yürü gayrı Kafdağı'nın ardına
varılırsa can izinden varılır
çöl yeşerir
namlu susar
yaralar da sarılır
Ocak - 2007
Ali TekmilKayıt Tarihi : 25.1.2007 20:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)