Kıyısına varılamayan gecede, dalgalar zincirlenmiş bedenler gibi kıvranıyordu; deniz, her çığlıkta kendi tuzunu kusuyordu.
Uzakta ince çizgiler göğe değil, göğsüme saplanmış bıçaklar halinde, her biri ışık yerine irin akıtıyordu.
Zeminin üstünde sürünen bacaklar vardı; kırık diz kapağından çıkan kemikler toprağı tırnaklıyordu.
Eski bir ismin gölgesi, çürümüş bir dilin içinde hapsolmuştu; adı anıldıkça kurtçuklar çoğalıyordu.
Yönsüz rüzgâr, konuşmadı bugün; toprağın altına gömülmüş cansız elleri, soğuk bir dua gibi öptü.
İnce bir tül, yıldızları örtmeye yetmedi; gökyüzü derisinin altından soyuldu, kanlı ışıklar bağıra bağıra düştü.
Bir nisan akşamı,serin bir günün,
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,
Devamını Oku
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta