Yok olmuş eskidir hayallerim
Giden yaşım yılların beklentisinde
Arapsaçı, fırtınalar, dört nala koşar gençliğim
Yorgun gülümsemeler yüzümde.
Yurtsuz duygular sancısındayım
Bakıyorum şimdi uzaklara makina topraklarından
Beynimi zorluyorum, yapayalnız
Çaresizliğimde de doymuyor, beklentilerime dair korkular.
_Çünkü şöyle, anlatayım
_Düş zenginiyim ben, deli divaneyim.
Hatırlatmıyor beni bana yaşadıklarım.
Hayel ve özlem var nazarlarımda
Kimler, nasıldırlar nice halleri?
Eğer bilseydim, olmazdım şarkılarımda mecnun.
Kolay değil ayrılığa katlanmak
Alışırım sanmıştım yıllar yılı
Nafile çırpınışlarda soğukta üşüyor kaderim
Isıtmıyor kederimi, gönül satırlarım.
_Çünkü şöyle açıklayım,
_Hayelperestim ben, şairim.
Kalmamış umarı sevdalı nağmelerin
Çözülemeyen denklemlerin bedelindeyim
Geçen bir günün bile hesabını tutamazken
Çile diye bilsem değil, uyuşmuş duygularım.
Açıklayamıyorum geçmişin yitik tarifini
Güneş yanığı vurmuş süt beyazı kavruk tenime
Gül efendiye çalıyor şimdi üzgün
Yürek dağlayan hüzünlü türkülerim.
Hakan Demirel
Kayıt Tarihi : 24.6.2024 19:45:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir zamanlar, genç bir adam vardı; ruhu eski zaman masalları gibi derin ve gizemliydi. Hayalleri, yıldızlar kadar parlak, fakat zamanın akışı içinde solmuştu. Yaşamın fırtınalarında savrulmuş, gençliğinin coşkusunu arapsaçı gibi karmaşık duyguların içinde bulmuştu. Yüzünde yorgun bir tebessüm, gözlerinde ise hüzünlü bir özlem taşıyordu. O, yurtsuz duyguların sancısını yaşayan, makina topraklarından uzaklara bakarken kendi iç dünyasında kaybolmuş biriydi. Yalnızlığın soğuk duvarları arasında, beklentilerinin korkularıyla baş başa kalmıştı. Fakat o, düş zenginiydi; deli divane, hayalleriyle dans eden bir rüya avcısı. Adamın yaşadıkları, ona kendi benliğini hatırlatmaktan yılgındı. Gözlerindeki hayal ve özlem, bilinmez kişiliklerin, hallerin ve duyguların bir yansımasıydı. Eğer yaşamın sırlarını bilseydi, belki de şarkılarında mecnun olmazdı. Ayrılığın acısına katlanmak kolay değildi, yıllar boyu alışacağını sanmıştı ama nafile çırpınışlarında kaderi üşümüştü. Gönül satırları, kederini ısıtmaya yetmiyordu. Adam, hayelperestti; kelimelerle aşk yaşayan, duygularını şiire döken bir sanatçı. Sevdalı nağmelerin umudu tükenmiş, çözülemeyen denklemlerin bedelini ödüyordu. Geçen her günün hesabını tutamazken, duyguları uyuşmuş, çileye dönüşmüştü. Geçmişin yitik tarifini açıklayamıyor, güneş yanığı tenindeki hüznü, üzgün türkülerle dile getiriyordu. Adamın iç dünyası, gizli bir bahçe gibiydi; her köşesinde farklı bir hikaye, her çiçeğinde başka bir şiir saklıydı. Ruhunun derinliklerinde, kelimelerle örülü yollar vardı ve her yol, onu başka bir hayalin kapısına götürürdü. Duyguları, renk renk duvarlarıyla, bazen karanlık bazen aydınlık odalarıyla bu gizemli sarayın koridorlarında dolaşırdı. Her bir duygu, bir odayı temsil eder; sevinç, umut, hüzün, özlem, korku... Adam, bu odalarda dolaşırken, kelimelerle duvarlara resimler çizer, tavanlara düşlerini işlerdi. Aşkın odasında kırmızı gül yapraklarıyla dolu bir yatak vardı, hüznün odasında ise sonsuz bir yağmurun sesi yankılanırdı. Umut odasının pencereleri her zaman açık, geleceğe dair güzel manzaralar sunardı. Ancak bu insanın en çok vakit geçirdiği yer, hayallerinin odasıydı. Burası, sonsuz bir gökyüzü gibi maviydi ve duvarlarında yıldızlar parıldardı. Burada, kişi kendi iç sesiyle konuşur, dünyanın gürültüsünden uzak, saf bir yaratıcılıkla şiirlerini yazardı. Bu odada, zaman ve mekanın sınırlarını aşar, kelimelerle zamanı durdurur, mekânı değiştirirdi. Adamın iç dünyası, sadece kendi anlayabileceği bir dilde konuşurdu. Bu dil, duyguların ve düşüncelerin ötesinde bir yerde, ruhunun en derin köşelerinde yankılanırdı. Ve kişi, bu dilin şifresini çözmeye çalışırken, her seferinde yeni bir şiir, yeni bir hikaye bulurdu. İç dünyasının bu zenginliği, onun dış dünyadaki yalnızlığının bir yansımasıydı; bir o kadar karmaşık, bir o kadar güzel ve gizemli.
![Hakan Demirel](https://www.antoloji.com/i/siir/2024/06/24/cunku-soyle.jpg)