Üzerinde emanet durduğum iki yakaya düğme oldum.
Gövdeme birkaç delik açtılar, boynuma ait olmadığım bir yaşam astılar.
Önemi olan her şeyin içinde ben yokum.
Dışındayım ama en dibine kadar indim kuyuların.
Yazgısı içinden iğneler geçerek başlayan bir kahramanın tozu pembe olur mu zaten?
Asfaltı patlatıp da baş veren bir ayrık otuna imrenerek bakıyorum.
Kopup gitsem birkaç dikiş iziyle, sıralı taşlar bir bir yıkılacak; nihayetinde belki biri belki bini üzerimde patlayacak.
Dayanmanın dayatıldığı hayati bir görevim var.
Yürümek istediğin yol hemen yanıbaşındayken ve rengi öylesine cezbederken,
yakaları birleştirmek uğruna gövdene açılan deliklere şükretmeye çalışmak;
bir yağmur damlasına, bir hamam böceğine, bir kertenkeleye,
bir kaplumbağaya özenmek nasıldır bilir misin?
Yedi basamağını da gezsem gökkuşağının.
Bilirim, tüm kapıları yine siyah açacak.
Rengini alan kaçacak, yine bana siyah kalacak.
Çünkü böyledir düğme olmak...
Selim Akgün
Kayıt Tarihi : 25.6.2022 00:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!