ANADOLU!.. Ne ilginç ve ne gizemli.. bir kelimedir.
Sanki, dünyanın sırrını bağrında taşır. Sanki, dünya kadar insana.. hem yatak, hem yemek ve hem de AŞ’tır. Sanki içtenlikle türküler söyleyen bir KARDAŞ’tır...
ANADOLU’nun TÜRK’ler ile, Türk’lerin de Anadolu ile fiziki ve ilâhi YAKINLIK ve İÇ-İÇELİK sırları, akıllarda hayranlık uyandıran sosyal ve siyasal ilişkileri, karşılıklı olarak birbirlerine olan lütûfları ve ihsanları.. ve gıpta edilecek benzersiz fedakârlıkları ile birbirleri adına yaşamaları.. sanki et ile tırnak veya sanki bir ana ile evladın.. birbirlerini tamamlayan ve "TEK BİR BÜTÜN!.." olma ilişkisi gibidir.
Ben, bu Anadolu toprakların(ın doğu ucun)da ve bir Türk olarak doğmuş olmam, (tekrarlamamak adına) yukarıdaki paragraftaki bütün övgülerin ve sorumlulukların da beraberinde, bütün görevimi ve bu görevin sorumluluğunu vicdanımda idrak etmiş olarak; önce yaratılmış olmamdan, sonra Müslüman olarak yaratılmamdan sonraki, bana verilmiş üçüncü ve en büyük lütuf, ihsan ve kerem olarak addediyorum.
Çünkü daha ben dünyada yok iken, Anadolu ile Türk’ün Malazgirt’den de çok önce başlayan bu karşılıklı kutsal, duygusal ve girift ilişkisini, Anadolu’da doğmuş bir Türk olarak böylece şimdi daha çok iyi anlamış, daha çok kavramış ve aşağıdaki şiirde dile getirmiş olmam da, Rahman’ın bana özel bir lütfû, keremi ve ihsanı olsa gerek.
Ya siz! Anadolu ile Türk’lük arasındaki bağlantılar hakkında ne der, nasıl düşünürsünüz? Veya benim aşağıdaki şiirime can-ı gönülden katılır mısınız?
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
tebrikler saygı ve selamlar
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta